Hafta Sonu Konaklamalı Turunuz Var Mı?

Çok eski bir dostumun turizm ofisinde oturuyordum. Son zamanlarda tur için gelen telefonların azlığından konuşuyorduk o sıra. Telefon çaldı bir an. Karşıdaki ses dostuma; ‘hafta sonu konaklamalı tur var mı?’ Diye sorudu.

Hafta sonu konaklamalı tur var mı? Telefondaki ses aynen böyle söylüyordu. Nereye, kaç paraya gideceğin önemi yoktu nedense. Merak ettim ve dostuma sordum; “bu ne anlama geliyor” diye. Yani ben bu telefondan şunu anlamalıyım: “telefondaki şahıs, neresi olursa olsun, benim gezme isteğim var yada bir partner buldum hafta sonu için yer arıyoruz mu?” Ben bilemedim sizce hangisi?

Yılların turizmcisi, birikim sahibi dostum benim çok saf olduğumu, tura katılmak isteyen şahsın niyetinin net belli olduğunu söyledi. Ardından ibret verici bir hikâye anlattı: Altı ay evvel genç bir sigortacının kendisini ziyarete geldiğinden bahsetti. Sigortacı beyin çok kibar, iyi eğitim almış ve şık giyinen biri olduğunu ısrarla belirtti. Muhabbet ilerledikçe ilerlemiş, dostumun anlattığına göre de genç sigortacı beyin bir sorusu ile olay çok değişik bir şekil almış.

Genç, iyi eğitim almış, aydın ve şık giyinen beyefendi, turizmci dostuma ne tür turizm ile uğraştığını sormuş. Dostumda; alternatif turizmle uğraştığını, hafta sonları fotoğraf ve günübirlik yürüyüş turları etkinlikleri düzenledikleri anlatmış.

Sigortacı beyefendi, kendisinin de iyi bir yürüyüşçü olduğunu buyurmuş. Hatta internette oluşmuş bir gurup olduğunu ve gururla o gurubun üyesi olduğunu anlatmış. Dostum gurubun hangi acente olduğunu sorunca, sigortacı beyefendi; gurubun TÜRSAB üyesi bir acente olmadığını beyan etmiş. Buraya kadar her şey normal. Sigortacı iş bitirici beyimiz, bu turların ucuz olduğunu ve bu şekilde işi ucuza getirdiklerini gururla anlatmış (Soru: Bir devlet büyüğünün ‘benim memurum işi bilir’ dediği ülke neresidir?).

Sevgili dostumun canı sıkılmış sıkılmasına ama yılların gerçek Anadolu çocuğu olarak sigorta için gelen beyefendiyi hiç kırmamış. Hatta ziyarete gelen beyefendiye nasıl yardımcı olabilirim diye de sormuş. Kendinden emin iş bitirici beyimiz; sizi ve kurumunuzu sigorta etmek isteriz diye söze girmesin mi. Sevgili dostum ne desin. Kibarca; isterseniz önce siz tura gittiğiniz gurubun sahiplerini sigortalayın. Sonra bize gelirsiniz yardımcı oluruz deyip işi alttan almış.

Dostum konuyu kapatmak istemiş kırmadan. Ama beyimiz bir laf daha etmiş ki ‘dünyanın yüz büyük sözü’ne girercesine; “iyi ama onların maliyede kayıtları yok ki neyi sigortalayayım” demiş gülerek.

Anadolu atasözleri ile ünlü bir coğrafyadır. Bu sigortacı beye ben bir atasözü buldum. Gerçek meslek erbaplarını ayırıyorum: ‘Eşeğe altın semer vursan da, eşek daima eşektir.’

 

Eşeğin ne günahı var diyen okurlarımdan da özür diliyorum…