Gölyazı’nın Neşeli Kayıkçısı; Hacı Mehmet

Vizontele’nin birinci bölümünde belediye reisinin (Altan Erkekli); ‘Buraya gelen yabancılar bize hep bunu sordu. Yahu siz burada nasıl yaşıyorsunuz? Buranın nesini seviyorsunuz? Çok zor buna cevap vermek. İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan’ diye halka hitap eden bir konuşma sahnesi var.

haci mehmet apolyont

Hitabetin devamı gelir; ‘Ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeri ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir.’

haci mehmet golyazi

Apolyont, Apollania, Uluabat veya Gölyazı, nasıl adlandırırsan adlandıralım, orada hemen yanı başımızda bir göl var. Sevgili dostum Ayhan Divlencen ile sıklıkla gittiğimiz bir göl… Çınarların altında zehir olsa içilecek bir ortamı olan bir köy yerleşimi… Dehşet günbatımlarının yaşandığı, güneşe âşık olunacak bir ortamı var Gölyazı’nın…

haci mehmet

Gel zaman git zaman, bir şekilde insanlarla tanışıyoruz. Gölgören Osman Abi’nin yemekleri üzerine yoktur. Ama bu yemek konusu Sayın Divlecen’in işi. Bu topa girmeyeceğim…

1989 yılından beri sırt çantam sırtımda yollardayım. Benim de tutkum iyi bildiğim insanlarla sohbetler etmek. İşte o iyi bildiğim, plansız, hesapsız, beklentisiz dostlarımdan biri de Hacı Mehmet. İsmi niye hacı, hacca gitti mi bilmiyorum ama onun ismi Hacı Mehmet. Bir gönül insanı hani derler ya; ‘adam gibi adam.’ Onun telefonunda benim adım ‘Belgesel’ diye kayıtlı. Ben onu İsmail Şahinbaş’ın abisiyim diye epeyce zaman işletmiştim (Bir yıl kadarcık).

Geçtiğimiz hafta sabah 04.00’te Apolyont’a gündoğumuna davet etti bizi. Ben, Ayhan ve Hacı Mehmet, tekne ile köyden ayrıldığımızda gün daha aydınlanmamıştı. Göl içerisindeki bir adaya çektik tekneyi, gün doğumunu beklemeye başladık. Sanırım iki saat kadar bekledik. Bu beklememizin sebebi dostumun bizimle sohbet etme isteği olmuş. Gölün ortasında, Uludağ’ın heybeti altında üç kafadar konuştuk, konuştuk, konuştuk… Güldük mü güldük, hüzünlendik mi? O da yaşamın içinde var olan bir duygu, yaşamın çok güzel olması, hüznün varlığı değil mi?

Dostum balıkçı, dostum tekne gezileri yaptıran bir emekçi, bir gönül adamı, Gölyazılı, memleket insanı. Para ile çok ilişkisi olmayan biri. Şimdiye kadar Gölyazı çınarlarının altında bize çay parası verdirmedi (Bir de tavlada yenmese iyi idi).

Tekrar Vizontele filmine dönelim. Ne diyordu reis; ; ‘Ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeri ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir.’

Hani derler ya; ‘Bir insanı sevmekle başlar her şey’ diye. Ha işte ondan… Yolunuz düşerse benden de selam edin. Hacı Mehmet (0 536 767 21 13).

İsmail Şahinbaş