Gıda Kaynaklarının Kontrolü

“Petrolü denetleyerek ülkeleri, gıda kaynaklarını denetleyerek tüm insanlığı kontrol edersiniz” (Hanry Kissinger, eski ABD Dışişleri Bakanı, 1970)

NEDEN GIDA KAYNAKLARIMIZ EL DEĞİŞTİRİYOR?

1970’lerde dünya gıda kaynaklarının yüzde 90’dan fazlası zaten Cargill Grain Company; Continental Grain Company; Cook Industries, Inc; Dreyfus; Bunge Company; ve Archer Daniels Midland adlı 6 uluslarüstü ABD şirketinin kontrolü altındaydı (Yıllar sonra aralarına kirli gen teknoloji şirketi Monsanto da katıldı). Bu şirketleri daha da güçlendirmek için bir dizi yeni kararlar alındı. Bu kararların arkasında güçlü ABD hükümeti, ABD Tarım Bakanlığı ve devlet daireleri, FDA¹, EPA² ve hatta Savunma Bakanlığı; Dünya Ticaret Örgütü (WTO), NAFTA³, GATT gibi uluslararası ortak kuruluşlar da yer aldı, Nixon bu organizasyonların tümünü sonuna kadar kullandı. Başarıyla sürdürülen bu stratejinin verimliliği görülünce, süreç içerisinde su kaynaklarının kontrolü için de düğmeye basıldı…

Gıda kaynaklarının tümüyle kontrol altına alınması kararı gerçekte, ABD’nin 1970 petrol krizi sırasında yüzde 400 artan petrol fiyatlarına bir tepkisi; petrolü (enerjiyi) ve insanlığı gıda kaynaklarıyla kontrol altında tutmak için almış olduğu yeni bir stratejik karardı…

Bunları bilmezsek, “dünyada gıda konusunda neler oluyor; neden Cargill, Monsanto ülkelere giriyor; neden ulusların yerel tarım alanları daraltılıyor; neden verimli tarım arazileri yapılaştırılıp, imara açılıyor; neden yerel tohum satışlarına kısıtlama, yasak ve cezalar getiriliyor; GDO neden yaygınlaştırılıyor ve uluslar neden tek tip tohuma mahkum ediliyor; neden su kaynakları tekelleşiyor, uluslararası kuruluşların kontrolünde ve kısıtlamalarla kullandırılıyor” anlamamız mümkün olmaz…

NELER YAPILDI?

*ABD’nin insanlık için kirli stratejisi, bilinçli bir şekilde ABD’deki ve dünyadaki aile çiftliklerini yok ediyordu ve dünyadaki tüm tahıl rezervlerinin % 95’i, altı uluslarüsütü tarım şirketinin kontrolüne geçti. Küçük çiftçileri ve Amerikan aile çiftliklerini koruma altına alan “Aile Çiftliği Programlarına” verilen fon destekleri Nixon döneminde aşamalı olarak kaldırıldı ve aile çiftliklerinin yerine ‘Fabrika -Endüstriyel- Çiftlikler” oluşturuldu.

*Nixon Yönetimi, “verimli” Amerikan gıda ihracatında geniş yeni bir küresel pazar yaratmak için kuraldışı ve gayrimeşru bir savaşın açılış vuruşu olarak, gelişmekte olan ülkelerin yerel gıda üretimini (tarım-köylü-arazi-tohum) yok etme sürecini devreye soktu. Nixon, bu yeni küresel tarımsal ihracat gündemini geliştirmek için Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (General Agreement on Tariffs and Trade/ GATT) olarak bilinen savaş sonrası ticaret rejimini de kullandı.

*Henry Kissinger, 1974 tarihli “Milli Güvenlik Çalışması Memorandumu 200” (NSSM 200) adlı raporunda, deniz aşırı yiyecek yardımlarını bir “ulusal güç aracı” olarak kullanmayı hedefledi. 1970’li yıllardaki bu politika değişiklikleri ile, “daha fazla serbestleşme” adı altında yaygın özelleştirmeler yapılmaya başlandı. Bu özelleştirmeler güçlü global şirketlere, şirket birleşmelerine ve uluslarüstü şirketlerin yükselişine yol açtı (ki bugün bu şirketler, birçok ülkeye göre daha fazla gayri safi hasılaya sahipler).

*Büyük kurumsal tarım işletmeleri, gıda üretimi, depolama ve dağıtım tekelini yaratırken, küçük aile çiftlikleri iflas edip kapandı. Örneğin, 1979 ile 1998 yılları arasında ABD’deki çiftçilerin sayısı 300.000 azaldı. Bu eğilim ağırlıklı olarak ABD’de yaşansa da, tarımsal endüstrisini küresel ticaretle rekabet etmek için “modernleştirmek (!)” zorunda kalan diğer gelişmiş ülkelere de yayıldı. ABD, “gelişmekte olan ülkelerin pazarlarını ucuz ABD gıda ithalatlarına ve hibrid tohumlara açmalarının karşılığında, Dünya Bankası aracılığıyla bu ülkelere mali yardım yapma” şeklinde bir dış politika da uyguladı.

*Bu kombine çalışmaların sonucunda, 21. yüzyılın başında dünya tahıl üretimi, ABD merkezli birkaç tekelin kontrolü altına girdii. Artık ABD tohum mısır satışlarının % 75’inden fazlasını ve soya fasulyesi tohum satışlarının % 60’ını dört büyük tarım kimyasalları / tohum şirketi – Monsanto, Novartis, Dow Chemical ve DuPont – yönetiyordu. Üstelik, neredeyse yüzde yüze yakın oranda genleriyle oynanmış olarak.

*Dev tarım kimyasalları ve tohum şirketlerinin bir araya gelmesiyle, hayvancılık sektöründe artan büyümeyi ve talebi karşılamak için, hayvanların ilaç diyetiyle beslenmesi ve hormonla hızla büyütülmesi yöntemi kullanılmaya başlandı (son yıllarda antibiyotik ve benzeri farmasötik ürünlerin en büyük kullanıcılarının insanlar değil, tüm farmasötik antibiyotiklerin yüzde 70’ini tüketen hayvanlar olduğu tahmin ediliyor). İstatistikler, şaşırtıcı bir şekilde, ABD tarım sektörü tarafından antibiyotik kullanımının, 1954’ten 2005’e yılına kadar, 227 bin tondan, 18 milyon 160 bin tona (ağırlıkça 80 kat artış) kadar yükseldiğini göstermekte.

*Sonuç olarak, ABD’de Hastalık Kontrol Merkezi tarafından, büyük miktarlarda antibiyotik içeren et tüketimi sonucunda, gıda ile ilgili hastalıklarda “salgın” bir artış olduğu raporlanmıştır. Aynı sonuç, hayvan gelişimi için ilaç ve hormon kullanan tüm dünya ülkeleri için geçerlidir. Bu durumu, tarımda devrimi (genetiği değiştirilmiş organizmalar dâhil) incelemek üzere bir araştırma grubu oluşturan Harvard Üniversitesi araştırmacısı Ray Goldberg şöyle özetliyor: “genetik devrim gıda, sağlık, tıp, iletişim ve enerji ticaretinin endüstriyel olarak birbirine yakınlaşmasına yol açıyor…” Bunun anlamı, GDO ve yeni gıda kaynaklarının, hastalıkların artışıyla ilgili bağlantılarının itirafıdır.

BİR SÜRE SONRA KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMAYACAK

Karmaşık gibi görünen yazıyı ve ipuçlarını özetlersek;

“*1970 Petrol krizi ile enerji maliyetlerindeki % 400 artış, ABD’yi karşı strateji
geliştirmeye itti.

*Bu stratejiyi dönemin ünlü ABD Dışişleri Bakanı Hanry Kissinger şöyle özetliyordu; “Petrolü denetleyerek ülkeleri, gıda kaynaklarını denetleyerek tüm insanlığı kontrol edersiniz”

*Strateji şu şekilde yürütüldü/yürütülüyor;

1.Tüm dünya gıda kaynaklarının haliyle tohumların, birkaç ABD tohum ve gen teknoloji şirketi tarafından kontrol edilmesi; tüm dünyaya bu tekeller tarafından tohum verilmesi.
2.Dünya ülkelerindeki geleneksel yerel tarıma/aile çiftliklerine son verilmesi.
3.Geleneksel tohum satışlarının yasaklanması.
4.Özelleştirmelerle yerel gıda sektörü temel üretim fabrikalarının üretimden çekilmesi.
5.Yerel ekonomilerde ayakta kalan sektör üretim araçlarının ABD uluslarüstü tekellerine devredilmesi.
6.Bu stratejinin yürütülmesi ve manuplasyonlar için uluslararası fonlarla, Birleşmiş Milletler organizasyon ve kuruluşlarının, ABD hükümet fon desteklerinin ve yardımlarının, yerel işbirlikçilerin (medya, bilim dünyası, siyaset, iletişim, yerel STK’lar vb) kullanılması…”

Artık dünya gıda kaynakları Cargill Grain Company; Continental Grain Company; Cook Industries, Inc; Dreyfus; Bunge Company; Archer Daniels Midland ve kirli gen teknoloji şirketi Monsanto gibi uluslarüstü tekellerin veya devamı olan şirketlerin kontrolü altında…

Monsanto’nun da bu kirli ekibe ve ilişkiler ağına katılmasıyla, bugün neredeyse yüzde 100’e varan oranlarda tekelleşme gerçekleştirildi. Türkiye gibi tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisinde buğdaydan samana kadar her tarım ürünü ithal edilirken, Birleşik Devletler’de tarımsal üretim 1990’dan bu yana her yıl ortalama yüzde 5 oranında büyüdü…

Gördüğünüz gibi her şey ABD için… Ama farkına varmadan, ama bilerek…

Ne demişti Nazi Almanyası’nın propaganda bakanı Joseph Goebbels, “toplumsal düzeni değiştirmek için hiçbir şey yapmamanız şartıyla, kurtuluşunuzu istediğiniz gibi aramakta özgürsünüz.”

Böyle giderse, bir süre sonra kaybedecek başka şeyimiz ve kazanacak hiçbir şeyimiz kalmayacak…

¹FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi/ Food and Drug Administration),
²EPA (ABD Çevre Koruma Ajansı/ United States Environmental Protection Agency)
³NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması/North American Free Trade Agreement)
GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması/ General Agreement on Tariffs and Trade)
WTO (Dünya Ticaret Örgütü/ World Trade Organization)

Yararlanılan kaynaklar:
[1] Chomsky, Noam, “Eski ve Yeni Dünya Düzeni” Londra: Pluto Press, 1997.
[2] Engdahl, FW, “İmha Tohumları: Genetik İşlemenin Gizli Gündemi”, Global Research, 2007.
[3] Harvard Üniversitesi’nin “Amerikan Ekonomisinin Yapısı Üzerine Harvard Ekonomik Araştırma Projesi” (Wassily Leontief liderliğinde) adlı çalışmasının Rockefeller ve Ford Vakfı finansmanı, ABD’nin kurumsal çıkarlarını ve genişlemelerini belirlemede yararlanıldı.
[4] Ellul, Jacques, “Teknolojik Toplum”, New York: Vintage Kitaplar, 1964
[5] Marcuse, Herbert, “Tek Boyutlu Adam: Gelişmiş Endüstriyel Toplumun İdeolojisi Araştırmaları”, Oxford: Routledge, 2007/1964.
[6] Brzezinski, Zbigniew, “İki Çağ Arasında Amerika’nın Teknolojik Dönemdeki Rolü”, New York: Viking, 1970.