Gıda Güvenliği

Genetiği değiştirilmiş gıdalar hakkında 10 soru. Bu sorular ve cevapları, genetiği değiştirilmiş gıdaların özellikleri ve güvenliği konusunda çeşitli kuşkuları ve soruları olan Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) üye ülkelerin hükümetlerini ve vatandaşlarını aydınlatmak amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanmıştır.

– Genetiği Değiştirilmiş Organizma ve Genetiği Değiştirilmiş Gıda ne demektir?

Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), genetik materyalleri yani DNA’ları dışarıdan müdahale ile değiştirilmiş organizmalar olarak tanımlanabilir. Doğal olarak ortaya çıkmayan bu tür organizmalar genellikle ‘modern biyoteknoloji’ ya da ‘gen teknolojisi’, bazen de ‘rekombinant DNA teknolojisi’ veya ‘genetik mühendisliği’ olarak adlandırılan çalışmaların ürünüdür. Önceden belirlenen bitki türlerine ait genler DNA’dan ayrılarak, bir başka bitkinin genleriyle birleştirilir ve bu tür ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ oluşturulur.

Bu biyolojik transferin yapılmasındaki amaç, genetiğiyle oynanmış yeni tarım ürünlerini yetiştirmektir.

– Neden Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar veya GDO’lu tarım ürünleri yetiştiriliyor?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalardan geliştirilen tarımsal ürünlerin, daha düşük fiyat, dış etkenlere karşı dayanıklılık, yüksek besin değeri gibi bazı avantajları vardır. Başlangıçta gen mühendisleri, tarımsal ürün üreticileri yani çiftçiler için avantajları olan tohum türleri oluşturmak hedefiyle yola koyuldular. Amaçları, doğal dış etmenlere yani bitki hastalıklarına, çeşitli zararlı böceklere ve virüslere karşı yüksek toleranslı, daha dayanıklı tarım ürünleri yetiştirmekti.

Geleneksel tarımda tarımsal ürünleri zararlı böceklerden korumak amacıyla böcek ilacı olarak kullanılan ve insan sağlığı için herhangi bir zararı olmayan bir bakteri olan Bacillus thuringiensis toksini, gen transferi yoluyla bitkilere aktarılmış, bu tür bitkileri yiyen böceklerin ölmeleri, tarımsal ürünlerin ise sağlıklı bir şekilde gelişmeleri sağlanmıştır.

Virüs direncini yükseltmek amacıyla bu tür yöntemler kullanılmaktadır. Yani bazı virüs türlerinden de, genetiği değiştirilmiş yeni tür organizma geliştirmek için yararlanılmaktadır.

Genetiği değiştirilmiş bu tür bitkilerin yüksek toleranslar göstermesi sayesinde, zararlı otlarla mücadele sırasında kullanılan ‘herbisitler’in (ot öldürücü tarımsal kimyasallar) kullanımında ciddi oranlarda azalma sağlanmıştır.

– Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar, geleneksel gıdalardan farklı mıdır?

Genelde tüketiciler, binlerce yıldan bu yana yiye geldikleri geleneksel gıdaların daha güvenli olduğunu düşünmektedir. Gen transferi teknolojisi kullanılarak oluşturulan yeni tür gıdaların faydalı ya da zararlı yönleriyle ilgili çeşitli araştırmalar yapılmaktadır.

Bu araştırmalar, geleneksel yollarla üretilen konvansiyonel tarımsal ürünler için aynı yoğunlukta yapılmamaktadır. Ancak, her yeni ürün için, ‘bu uygulama yapılıyor’ diyemeyiz. Yine de GDO’lu ürünlerde, tüketim öncesi aşamada çok ciddi araştırmalar yapılmaktadır ve GDO’lu ürünlerle, GDO’lu olmayan ürünler arasındaki en önemli farklardan birisi de budur.

Dünya Sağlık Örgütü, yeni ürünlerle ilgili çok daha ciddi ve sağlıklı araştırmaların yapılmasını tavsiye etmektedir.

– GDO’lu ürünlerin insan sağlığı için potansiyel riskleri nelerdir?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla ilgili olarak güvenlik araştırmalarında şu noktalar önemli özellikler gösterir;

(a) Sağlık üzerindeki doğrudan etkileri (toksisite),

(b) Alerjik reaksiyon eğilimleri (alerjenite),

(c) Sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkileri,

(d) Genetik bozulmaya neden olma riski,

(e) Genetik modifikasyondan kaynaklanan beslenme etkileri.

(f) Gen transferinden kaynaklanan diğer yan etkiler.

– İnsan sağlığı için endişe edilen ana sorunlar nelerdir?

Kamuoyu, GDO’lu ürünlerle ilgili tartışmaları geniş bir yelpaze içerisinde sürdürse de, tartışmalar üç ana konu üzerinde yoğunlaşmaktadır; alerjik reaksiyon (alerjenite), gen transferi sorunları, beslenme ve gıda güvenliği.

Alerjenite.  Bir prensip olarak, alerjik gıdalardan aktarılan genlerin, modifiye edilen yeni üründe alerjik rekasiyonlara yol açıp açmadığı belirlenmeden,  GDO’lu ürünün kullanımına izin verilmez. Geleneksel olarak geliştirilmiş gıdalar için genel olarak alerji testleri yapılmasa da, GDO’lu gıdalar için, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenmiş bulunan test protokollerinin uygulanması zorunludur. Buna göre, marketlerde yer alacak GDO’lu ürünlerde, ‘FAO ve WHO tarafından belirlenerek yapılan testlere göre, bu ürünlerin alerjik etkisinin olmadığı tespit edilmiştir’ notunun olması önemlidir.

Gen transferi.  GDO’lu gıdalarda kullanılan, genetik modifikasyonla transfer edilmiş bakterilerin vücut hücrelerini ya da sindirim sistemini etkileyerek, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapacağına dair bazı endişeler bulunmaktadır. Bitkilerde oluşturulan antibiyotik direncin, insan organizması üzerinde nasıl bir etki yapacağına dair araştırmalar ise sürdürülmektedir.

Outcrossing.  Yabani bitkilerden alınan genlerle gerçekleştirilen gen transferlerinin, Genetiği Değiştirilen Organizmalarda ne gibi bir etki yapacağı tam olarak bilinmemektedir. ‘Bu tür GDO’lu ürünleri tüketmenin, insan sağlığı üzerinde gıda güvenliği açısından olumsuz etkileri olabilir’ endişesi vardır.  Bu risk, özellikle hayvan yemi olarak üretilmiş bulunan GDO’lu mısır türleri için çok yüksektir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde, insan tüketimi için GDO’lu mısır ürünleri ortaya çıktığı zaman, bu konudaki endişeler daha da artmış ve bazı ülkeler, GDO’lu ürünlerin tohumlarının geleneksel ürün yetiştirilen tarım alanları içinde kullanılmaması için bir dizi önlem almaya başlamıştır.

Proje, üretim ve pazarlama sonrası gıda güvenliğiyle ilgili ciddi endişeler ve tartışmalar yakından izlenmektedir.

– Çevre için risk değerlendirmesi nasıl yapılır?

GDO ile ilgili çevresel risk değerlendirmesi potansiyel alıcı ortamı kapsamaktadır. Modifiye organizmanın çevre üzerindeki etkileri, GDO’lu tarım ürününün ekim yapılacağı alanın ve çevresinin ekolojik özellikleri ile birlikte değerlendirme sürecine alınır. Bu değerlendirme aynı zamanda, gen transferinin neden olabileceği istenmeyen diğer etkileri de içerir.

– Çevre için endişe edilen sorunlar nelerdir?

Çevreyle ilgili endişeler şunlardır; Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların coğrafi bölgelerde ve tarımsal alanlarda yaygın kullanımı, bu alanlardaki yabani bitki ve hayvan popülâsyonlarını olumsuz etkileyebilir, hedef dışı canlılara örneğin faydalı böceklere zarar verebilir, bitki spektrumunda azalmaya yol açabilir, biyolojik çeşitliliğin kaybı da dâhil olmak üzere ciddi sonuçlara neden olabilir.

GDO’lu ürün üretimiyle birlikte tarımda kimyasal maddelerin kullanımı artmış, ekolojik ortam etkilenmiştir. Yine de GDO’lu ürünlerin çevresel etkileri, yerel özelliklere ve koşullara göre değişmektedir.

Uzmanlar, muhtemel olumsuz gelişmeler konusunda şu noktalara odaklanmıştır; faydalı ya da zararlı böceklerin etkilenme süreçleri ve hızı, yeni nesil bitkisel patojenlerin ortaya çıkışı, bitkisel ortamlar, biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatı üzerindeki potansiyel zararlar, bazı yörelerdeki ürün rotasyonunda ciddi düşüşler ve diğer bitkiler için bitki öldürücü kimyasallara karşı oluşan direnç.

– GDO’lu gıdalar güvenli midir?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar, farklı organizmaların, farklı şekillerde transferiyle oluşturulmaktadır. Böylesine bireysel geliştirilen bu tür GDO’lu ürünlerin, genelleştirilerek değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu ürünlerin gıda güvenliği, ayrı ayrı olaylara dayanarak incelenmeli ve değerlendirilmelidir.

Risk analizleri yapılarak uluslararası pazarda şu an bulunan GDO’lu ürünlerin insan sağlığı açısından bir risk oluşturması mümkün değildir. Buna ek olarak, bu tür gıdaları kullanan ülkelerde insan sağlığı üzerinde hiç bir olumsuz etkisi belirlenmemiştir (çevirmenin notu: GDO’lu ürünleri tüketen ülkelerde bu ürünlerin zararlı etkilerinin belirlenebileceği kadar süre geçmemiş, yeterli sağlıklı veri oluşmamıştır. Bu, ‘GDO’lu ürün tüketimi insan sağlığı için zararlı değildir’ anlamına gelmiyor elbette) Ürünü, pazarlama sonrası izleme de dâhil olmak üzere, bir dizi prensip ve uygulama sonucunda, uzun süreli kullanımına dayalı riskler ve gıda güvenliğinin belirlenmesi gerekmektedir.

– Ulusal yönetimler GDO’lu ürünlerin kullanımını nasıl düzenliyor?

Bu, devletlere göre farklılık gösteren bir konudur. Hükümetlerin önemle üzerinde durdukları şey, ‘tüketici sağlığı için risk değerlendirmesi’ ve mevzuat olmuştur. Birçok ülke, GDO’lu gıdalar için genellikle insan sağlığı ve çevre risklerini dikkate alarak, GDO’lu ürünlerin ticareti ve kontrolü ile ilgili konularda (örneğin potansiyel test ve etiketleme yöntemleri gibi) yoğunlaşmışlardır.

Ulusal hükümetler tarafından; kamuoyunda yapılan tartışmalar, oluşan tepkiler, ileri sürülen düşünceler gibi çeşitli dinamikler takip edilmekte ve mevzuatlar, buna göre düzenlenmeye çalışılmaktadır.

– Uluslararası piyasada ne tür GDO’lu ürünler bulunuyor?

Uluslararası pazardaki tüm GDO’lu ürünler, bugün üç temel özelliklerinden birini kullanmak üzere geliştirilmiştir; viral enfeksiyonlara karşı direnç, belirli bitki öldürücü kimyasallara (herbitistler) karşı tolerans ve böcek zararlarına karşı direnç.

Tarımsal ürünleri değiştirmek için kullanılan tüm genler ise, mikroorganizmalardan türetilmiştir.

Çevre Misyonu Platformu (ÇEVREM)

Çeviri: Yeşim Köktürk, fotoğraf: İsmail Şahinbaş