Gelelim Turizm ve Spora…

Kartepe’de yapılan ‘turizm çalıştayı’ değerlendirmelerine devam etmek istersek, bazı enteresan noktalara değinmeden geçmemek gerekiyor. Bildiğinizi sandığım bir konu ile başlamak istiyorum: Kocaelispor buradaki otelde kamp yapmak istemiş ve günlerce yanıt alamamıştı. Dolayısıyla kamp yapılmamış ve futbolcular arasında olması beklenen kaynaşma, kondisyonel düzelme gibi beklentiler yerine gelememişti.

Konuşması sırasında Adil Üstündağ (Bunu oradaki herkes duymuş olmalıdır), bir başka yerdeki kulüp takımına hatırı sayılır büyüklükte bir sponsorluk yaptıklarını anlatınca, kulaklarıma inanamadım. Değerlendirmeyi KS yöneticileri ve onun destekçilerine bırakıyorum. Durum budur kıymetli okuyucularım.

Buradan belediye başkanımızın bu otel için neler yaptıklarını geçmeden, dikilmiş bulunan 2 bin ağaç nedeni ile her cümle sonunda bir teşekkür yazısı almak istediğini belirten Üstündağ’a gelmek istiyorum. Müthiş bir yatırım hamlesi içerinde. Yedek parçacılıktan geldiğini, 10 adet daha otel yaptığını, ampul ve konektör ürettiğini, buradaki otelden para kazanamadığını velhasıl burası için destek beklediğini satır aralarında yerleştirdi. Son olarak Pendik’te açtığı otelde 10 bin misafirin ağırlanabileceğini, şu anda bin adet Hintlinin otelinde olduğunu açıkladı.

İşin ilginç ve olumlu yanı artık İstanbul’un Anadolu tarafının da gelişmeye açılmış olmasıdır. Unutmadığım bir konu İstanbul Sabiha Gökçen (ISG) Havalimanını ilk yapan ve işleten şirketin yıllarca burayı aktif hale getirmek için çırpınmalarını hatırlıyorum. Onların ufukları bugünkü ISG’yi yaratmış olmadı mı? Orayı en çok kullanan bir özel havayolu şirketinin reklamlarını izliyorum, ne diyorlar? ‘Havacılığı biz başlatmadık ama değiştirdik!’

Yıllar önce IKEA’nın kurulma ve şirket politikası üzerine bir inceleme yapmıştım. Çok basit bir kurgu ile bu işe başladılar. Felsefeleri, herkesin satın almak istediği ama alamadığı ürünleri ‘satın alınabilir’ düzeylere indirmek. Olay bu kadar basit aslında… O halde para kazanılamadığı söylenen bu otel için yeni kampanyalar yapılabilir, turizm sporla şenlendirilebilir. Bu konuda satış ve halkla ilişkiler departmanları daha aktif çalışmalı, son cümle olarak da bu otel, üniversitelilerle iyi geçinmek zorundadır.

Valimizin konuşması ilginç idi. İstanbul’a giderken çevredeki otoyoldan gittiğini ve atanması ardından burada farklı bir dünya olduğunu keşfettiğini bildirdi. Bunu önceki yazımda belirttim mi bilmiyorum ama şehrin atanmış en üst düzey yöneticisi artık bu kentin her noktasını bilen bir yönetici olarak görevini sürdürüyor. Bir spor federasyonunda birlikte çalıştığım bir arkadaşımın dönem arkadaşı olduğunu öğrenmem ve onun hakkındaki pozitif bilgileri almamla birlikte iyi bir yöneticiye emanet edilmiş bir kentte yaşadığımı hükmettim.

Karaosmanoğlu, yalnızca doğal gaz öyküsünü anlatmakla kalmadı, yürüyüş parkurlarını konuklara tanıtma fırsatını buldu. Bugün, neredeyse her hafta sonu İstanbul’dan onlarca grup buraya gelip doğadaki yürüyüş parkurlarını kullanıyorlar, ulaşım, yemek ve diğer sektörleri destekliyorlar. Bunun yanı sıra doğa malzemeleri satan işyerleri de bundan nasipleniyorlar.

Başaran Ulusoy’un sözlerinden her zaman etkilenmişimdir. Fırsat bulduğum her an televizyon kanallarında onun konuşması var mı diye merak ederim. Ama birkaç cümlesi var ki, herkesin bunu bilmesi gerekir: “Bize vize uygulayanlara vize uygulayacağımız günler gelecektir” diye algıladığım bir cümle oldukça çarpıcı bir yaklaşım getirdi. Bugün, Yunanistan’ın İstanbul’da bize gelin diye reklam yaptığını aktardı.

Aslında turizm ülkelerin yapıtaşıdır. Bunun doğru değerlendirmesi ve planlanması gereklidir. Turizmde spor, salt futbol takımlarının yapacağı kamplar şeklinde düşünülmemelidir. Çocukların kış sporları ile tanıştırılmasından tutun, yaşlıların dağ havası almalarına kadar geniş bir yelpazede düşünülmelidir. Ama bunu yaparken çok dikkatli olunmalıdır. Doğal hayat bozulmamalı, en üst düzeyde korunmalıdır.

Çiçekler, böcekler, ağaçlar, bulutlar, patikalar olduğu gibi bırakılmalıdır. Bugün her tarafı inşaatla dolduran insanlar, oturdukları evlerin altındaki kaybolan böceklerin kendileri için neler düşündüklerini akıllarına getirmelidirler. Doğa, kendisinden alınanların hesabını tutmaktadır. Er ya da geç, bu fatura karşımıza gelecektir.

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş