Felakete Hazır Mıyız?

Spor yapanlarımızın ve yaptıranlarımızın göz ardı etmemeleri gereken konularından biri acil durumlarda nasıl hareket edileceğini bilmeleridir. Kimse istemez ama her an hiç beklenmeyen olaylar, kavgalar, yıldırım düşmesi, toplumsal hareketler ve diğer doğal felaketlerle karşılaşmak bu dünyada yaşadığımız sürece hep karşımıza çıkabilecek şeyler olabilir.

Geçen hafta Süper Lig karşılaşmalarını izlediğimde bazı taraftarların rakip takımı alkışlamaya başlaması üzerine yukarıdaki başlığı ve ilk paragrafı yazdım. Düşündüm, olsa olsa bir felaket yaşanmak üzeredir ki korkudan insanlar rakip takımı alkışlamaya başladılar dedim.

Sporun kayıplar ve kazançlar arasında yer alan ince bir denge sanatı olduğunu biliyoruz ama günümüz gelişmeleri, işi bu sınırın dışına taşıyor gibi… Her sezonda birkaç kez antrenör değiştiren kulüpler, yüksek beklenti içinde olup kaybolan umutlar, en önemli kuruluş dediğimiz tepe organlarında yaşanan çekişmeler, bir federasyon başkanı ile kulüp başkanı arasında tam da şikenin konuşulacağı anda gereksiz polemik cümleleri, medyanın yazmaz, anlamaz ve anlatmaz tutumlarını ekleyince sporumuz kötüye doğru gidişte neredeyse CERN deneyine dönmek üzere…

Bilmem hatırlar mısınız, Kanada, Pekin’de yapılan Yaz Olimpiyat Oyunları’nda madalya sıralamasında yedinci sırayı alınca neredeyse toplumsal depresyona girmişlerdi. Konu üzerinde toplum kilitlenmiş, hayat durmuş ve üstelik televizyon yayınları kesilerek halkın tartışmalara katılması sağlanmıştı. Buna benzer bir tabloyu Vancouver sonrası Rusya’da gördük. Rusya’nın Olimpiyat Komitesi Başkanı Kanada’da elde edilen sırlamadan memnun olunmadığı için dönüşte bu görevinden istifa etmişti.

Kimileri istifaya zorlandı deseler de sonuçta bir görevden ayrılma durumu yaşandı. 2014 yılında Sochi’de yapılacak Kış Olimpiyat Oyunları’nda aynı başarısızlığı yaşamamak için galiba orası atmosfer değişikliğine gitmiş oldu. Pekin sonrası Kanada Kış Oyunları için ne yaptı bilmiyoruz ama buz hokeyinin Kanada orijinli bir spor olduğunu algılatmaya yetmiştir sanırım.

Biz, özellikle Yaz Olimpiyat Oyunları’nda birkaç madalya ile yetiniyoruz. Aldığımız madalyaların bir bölümü devşirme sporcularımızla gerçekleşiyor. Hâlâ düzenli bir Olimpik merkezimiz yok. Varsa da detaylı bilgi akışı yok. 2012’ye çok az kaldı ve Londra’ya hangi sporcularla gideceğiz, detaylı bir açıklama yok… 2016 Rio de Jeneiro’da düzenlenecek, 2020 belli değil… 2013 senesi 2020 için girişimde bulunma zamanı… Şu üzerimizdeki ağırlıkları kaldırabilsek çok iyi olacak?

Yoksa türlü açılımlardan sonra bir ‘Olimpik Açılım’mı yapsak diyorum? Hiç olmazsa üzerimizdeki ağırlıklardan kurtulur, spordan ve olimpiyat oyunlarından sürekli söz etmiş oluruz. Medya dışında, üniversitelerimiz, okullarımız, öğretmenlerimiz, hekimlerimiz, oyuncakçılarımız, terzilerimiz, manavlarımız, bakkallarımız, çorbacılarımız, kebapçılarımız, kitapçılarımız biraz olimpiyat konuşur, vatandaşlarımız geçim derdi, kredi kartı borcu gibi basit konulardan kurtulur. Bu da yeni bir felaket olur…

Merak etmeyin, bir şey olmaz… Felaket hiç olmaz… Bu cümlelerin sahibinin bazı garip düşüncelerini okudunuz. İnternete girip bakmanıza gerek yok, basılı gazetede okuyorsanız sayfayı çevirin yeter. Spor felaket değil her zaman değişim, dönüşüm ve canlılık getirir. Yapanları, izleyenleri, yaptıranları da bu keyiften pay alırlar. Okumazsanız siz de keyif alırsınız.