‘Evliya Çelebi’nin Torunları Seyahat Özgürlüklerini Geri İstiyor’

2011 yılında 400. doğum yılını kutlayacağımız dünyaca ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’yi UNESCO ‘Man of the Year’ yani ‘yılın şahsiyeti’ ilan etti. The Young Foundation adlı kuruluş tarafından Londra’da, Avrupa Konseyi tarafından da Strazburg’da açılan sergilerle Evliya Çelebi’nin kültürler ve medeniyetler arasında kurduğu köprüye vurgu yapılıyor. Dahası, Avrupa Konseyi Evliya Çelebi’yi ‘insanlık tarihine damgasını vuran’ 20 önemli şahsiyetten birisi olduğunu duyurdu. Kısacası Evliya Çelebi’nin seyyahlığı ve kültür tarihine katkısı tescillendi.

Peki, Evliya Çelebi’nin torunları olan bizler neden onun kadar seyahat etmiyoruz? Göçebe bir geçmişe sahip olan bizler dış dünyayı, başka diyarları merak etmiyor, diğer ülke vatandaşları kadar seyahat etmeyi sevmiyor olamayız? Peki o zaman ekonomik koşullar, sosyal, kültürel ve dini farklılıklar, yabancı dil bilgisinin çok yaygın olmaması mı seyahat etmemize engel? Ya da vize gibi uygulamalarla örülen duvarlar mı?

Yeryüzünün En Pahalı Pasaportu Bizde!

Toplumda yaygın olan kanaat, Türk vatandaşlarının seyahat etmesinin önündeki en büyük engelin alması maddi manevi külfet olan ‘vize’ler olduğu biçiminde. Türk vatandaşlarına uygulanan vizelerin vatandaşların özgürce dolaşımını engellediği yanlış değil. Bugün dünya ülkelerinin % 80’i umumi pasaporta sahip Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Vize için bir yığın belgeyi toplamak, kuyruklarda beklemek, konsolosluk görevlilerince hor görülmek insanı canından bezdiriyor. Her seferinde “ben bu vizenin…” diyoruz, ama bize en çok eziyet eden AB ülkelerine seyahat ediyoruz. Ama bize vize uygulamayan ülkelere de sıklıkla gitmiyoruz. Kalkıp da Gürcistan’a, İran’a, Suriye’ye, Ürdün’e, Libya’ya, Arnavutluk’a, Hırvatistan’a AB ülkelerine seyahat ettiğimiz kadar etmiyoruz. Demek ki başka bir engel daha var önümüzde. Aslında hepimizin yıllardır gözü önünde ama gözlerden kaçan.

Ben size bu engelin ne olduğunu söyleyeyim: Türk pasaportunun fiyatı! Bu öyle bir fiyat ki %50 indirim yapılsa bile hala dudak uçuklatıyor!

Bugün Türkiye’de ve yurtdışında 5-6 milyon civarında TC pasaportuna sahip birey bulunuyor. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarını dahil etsek bile iyimser bir tahminle her 14 Türk vatandaşından sadece birisinin pasaportu var. Yani bir diğer deyişle Türk vatandaşlarının sadece %7’sinin yurtdışına seyahat etmişliği var.

İşin ilginç tarafı Türkiye, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün rakamlarına göre 25,5 milyon ziyaretçiyle 2009 yılında dünyada en çok turist çeken 7. ülke konumunda. İstanbul ise 7,51 milyon ziyaretçiyle dünyada en çok ziyaret edilen şehirler arasında 8. sırada. Bir ülke düşünün ki dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler arasında ilk 10 içerisinde yer alsın , fakat bu ülkenin vatandaşlarının %93’ü sınırlarının dışına adım dahi atmamış olsun. Neden? Pasaportlarının fahiş fiyatından!

Evet, bir Türk vatandaşının yeni çıkan çipli/biyometrik pasaport alabilmesi için ödemesi gereken ücret dünya ortalamasının çok üzerinde. Neredeyse 5 katı!

Peki, pasaport ücretlerinde dünya standardı ne? ABD vatandaşları 10 yıllık pasaport için 97 dolar ödüyor. AB ülkelerinin vatandaşları ise 10 ila 90 avro arasında değişen bir ücret ödüyorlar. AB’de pasaport ücreti ortalama 48 avro. İsviçreliler 84, Yunanlar 70, Almanlar 59, İtalyanlar 45, Bulgarlar ise 20 avro ödüyor. 20 avro veya doların altında pasaport ücreti ödeyen birçok ülke var.

Dünyada çok az sayıda devletin pasaport ücreti 100 doların üzerinde. Bunlar arasında da Türkiye açık ara birinci sırada. Türkiye Cumhuriyeti devleti 5 yıllık çipli/biyometrik pasaport için vatandaşından 360 TL yani yaklaşık 225 dolar alıyor! Üstelik bu fiyat daha birkaç gün evvel yapılan % 50 indirimden sonraki fiyat! Sadece 1 ay önce bu pasaport için tam 500 dolar ödüyorduk. Diğer bir deyişle, Türk pasaportu yeryüzündeki en pahalı pasaport!

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. Maddesi’nin 2. fıkrası diyor ki: ‘Herkes, kendi ülkesi de dâhil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.’ 1966 tarihli Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 12. Maddesinin 2. Fıkrası da ‘Herkes, kendi ülkesi de dâhil, istediği ülkeyi terk edebilir’ diyerek seyahat özgürlüğünü yasal garanti altına alıyor.

Sadece onlar değil bizim Anayasamız da yurttaşlarının seyahat özgürlüğüne sahip çıkıyor. Anayasanın ‘Yerleşme ve seyahat hürriyeti’ başlıklı 23. Maddesi, ‘Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir’ diyor. Bu temel bir insan hakkıdır ve sınırlandırılamaz.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi anayasasında da yazan seyahat özgürlüğü hakkını ‘seyahat etmek isteyen bu parayı bayılır’ demekle ihlal ediyor. Asgari ücretin 550 TL olduğu ülkemizde devlet 360 TL (yaklaşık 225 dolar) pasaport fiyatı belirleyerek vatandaşın seyahat özgürlüğünü elinden alıyor.

Sivil Toplumun Gücü

Buna “dur” diyen, bu gerçekle toplumu ve devleti yüzleştiren insanlar artık mücadele etmeye başladı. Pasaport ücretlerinin bu derece yüksek, siyasi ve sosyal tartışmalara aktif katılımın ise düşük olduğu Türkiye’de yapılması gerekeni binlerce kişi kendi inisiyatifi ile yapıyor şu günlerde.

Kendilerini ‘Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri’ olarak tanımlayan, Mart 2010 tarihinde kurulan www.seyahatozgurlugu.com bloğunun çatısı altında ve sosyal paylaşım ağları Facebook, Friendfeed ve Twitter’da bir araya gelen 13 bini aşkın kişi, O. Suat Özçelebi’nin kıvılcımıyla dur durak bilmeden çalışıyor. Her kesimden insanımızın desteği ile yürüyen, benim de üyesi olduğum bu topluluk Mart ayında ‘Seyahat Özgürlüğümüzü Geri İstiyoruz’ adlı bir kampanya başlattı. Topluluk üyeleri Başbakan’a, Dışişleri, İçişleri ve Maliye bakanlarına, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’na ve çipli pasaportlar başvurularının alındığı www.epasaport.gov.tr sitesine e-posta, faks, mektuplar göndererek fahiş pasaport fiyatlarını durumu protesto ettiler. Tüm bu çabalar sonuç verdi ve ‘büyük’ bir başarı sağlandı. Belki de Türkiye’de temel bir soruna yönelik , internet ve özellikle sosyal medya kullanılarak oluşturulmuş, yürütülmekte olan bir kampanya bu kadar hızlı büyüdü ve sonuç aldı.

7 Haziran günü toplanan Bakanlar Kurulu’nun yeni bir düzenlemeyle pasaport cüzdan bedeli ve harçlarının %50 azaltılması kararı 20 Haziran günü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlülüğe girdi. Medya ise bu gelişmeyi “biz haber yaptık, oldu!” türünden klasik başlıklarla, kendilerine pay çıkararaktan yayınladılar, kimileri ‘seyahat özgürlüğü gönüllülerinin’ bu çabasını, katkısını görmezden geldiler. Sanki ortadaki sorun çözülmüş gibi konuyu kapattılar.

Ancak seyahat gönüllüleri olarak devletin pasaport ücretlerinde yaptığı bu ‘iyileştirme’yi de yeterli görmüyoruz. Evet, pasaport için alınan ücret fahişten çok pahalıya çekildi, fakat sorun çözülmedi, konu kapanmadı. Türk pasaportu halen dünyanın en pahalı pasaportu! Evliya Çelebi yaşasaydı, o bile bu pasaportun parasını ödeyemezdi.

Sivil toplumun gücüne inanan ve kendilerini Evliya Çelebi’nin torunları olarak gören ‘Seyahat Özgürlüğü Gönüllüleri’ pahalı pasaport sorununu çözmeye kararlılar. Haksızlığın haklarının ve sorumluluklarının bilincinde etkin yurttaşlarının klavye ve kalemle çözüleceğine inanıyor ve uluslararası beyannamelerle, anlaşmalarla, sözleşmelerle ve anayasayla garanti altına alınmış olan “seyahat özgürlüğü” haklarını geri alana kadar mücadele edeceklerini söylüyorlar.

Devlet Pasaportu yurttaşlarına ‘satamaz!’

Birçok mağaza, indirim dönemlerinde önce bindirim, sonra da indirim yaparlar. Serbest pazar ekonomisinin bir oyunudur bu. Ama devlet çarşı/pazar tüccarı gibi davranamaz, vatandaşını da müşteri gibi göremez! Pasaport, vatandaşların nüfus cüzdanı ve ehliyetle beraber kimlik yerine kullanabilecekleri üç belgeden biridir. Yurtdışında ise vatandaşlığını ispatlayabilecek tek belgedir. Devlet vatandaşına ‘Pasaportun fiyatı bu; beğenirsen al, beğenmezsen alma!’ diyemez! Devlet vatandaşlara pasaportu satmak değil, alabilecekleri bir fiyattan temin etmek zorundadır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, yurttaşlarının daha çok yurtdışına çıkmalarını gerçekten istiyorsa, bir yandan başka ülkelerle aramızdaki vizeleri kaldırırken, diğer yandan ve öncelikle kendi insanlarının pasaport alabilmelerini sağlamalı, seyahat özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmalıdır.

Sonuç olarak, ben de bir Evliya Çelebi torunu gezgin ve ‘seyahat gönüllüsü’ olarak diyorum ki; seyahat hakkı bir insan hakkıdır ve Türkiye Cumhuriyeti devleti de diğer devletler gibi kendi anayasasında bu hakkı teminat altına almıştır. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti devleti insan haklarına ve kendi anayasasına saygı göstermeli, derhal biyometrik/çipli pasaport ücretlerini her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının alabileceği ‘makul’ bir seviyeye çekmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları anayasal haklarının daha fazla çiğnenmesine izin vermeyecektir.