Ekolojik Kriz Kapıda, İki Gezegenimiz Var mı?

WWF – Türkiye tarafından Türkçe versiyonu yayınlanan Yaşayan Gezegen Raporu’nda, insanlığın doğal kaynaklara yönelik talebini gösteren ekolojik ayak izleri, gezegenimizin kendini yenileme kapasitesini yüzde 30 oranında aştığı gösteriyor. Raporda, küresel ölçekte doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin azalmaya devam ettiği, su sorunu yaşayan ülke sayısının arttığı ve yabani türlerle doğal ekosistemlerin baskı altında bulunduğu vurgulanıyor.
WWF – Türkiye, ülkemizde biyolojik çeşitlilikteki azalmayı geri çevirmeye ve ekolojik ayak izlerini azaltmayı hedefleyen çalışmalar yürütüyor. Yaşayan Gezegen Raporu’da ülkemizdeki doğa koruma çalışmalarına ışık tutacak veriler yer alıyor. Raporda, ekolojik ayak izi değerlerinde gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasında ciddi farklılıklar görülüyor, dünya nüfusunun dörtte üçü aşırı tüketim yapan ülkelerde yaşıyor ve zengin ülkeler, yoksul ülkelerin doğal kaynaklarını hızla tüketiyor. “Yaşayan Gezegen Endeksi”ne göre, son 35 yılda biyolojik çeşitlilikte yüzde 30 azalma görülüyor ve Türkiye de biyolojik kapasitesini yüzde 59 oranında aşmış durumda.
Birleşmiş Milletler, 2010 yılını Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı ilan ederek bu konunun önemine dikkat çekiyor. . Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne göre 2012 yılına kadar gezegenimizin en az %10’nun korunan alanlar kapsamında olması gerekiyor Gezegenimiz için her ülkenin yapması gereken ev ödevleri bulunuyor. Bunlar, ekosistemlerin varlığını temel alan bir koruma ağı geliştirilerek bu alanların etkin yönetimini amaçlıyor.
Doğal kaynaklarımızı bu hızla tüketirsek 2030’da talep ettiğimiz ürün ve hizmetleri karşılamak için iki gezegene ihtiyacımız olacak. Bu gidişe dur demeyi hedefleyen WWF-Türkiye, raporda sunulan bilgiler ışığında kamu kuruluşlarının, iş dünyasının, STK’ların ve medyanın işbirliğiyle çözümler oluşturabileceğinin, doğayı ve gezegenimizi korumaya yönelik önlemlerin alınabileceğinin altını önemle çiziyor.