Eğitimcilerin Anası ‘Âlime Ana’

Manisa’nın başta kültürel zenginlikleri olmak üzere bakir doğası ile sizi karşılar Yunt Dağları. Yunt Dağları’na gidip de Maldan’a uğramadan dönmeyin sakın. Evleri birbiriyle omuz omuza olan bu köyün insanları da her işte omuz omuza çalışırlar.

Köy okuluna gelen her öğretmeni sıcak bir gülüş, anam diye kucaklayan kollar sarar. Birde bakmışsınız ki tam masallardaki gibi yaşlı ama tatlı bir nine odun ocağında yemek pişiriyor size. Halil İbrahim sofrası gibi sofrası hiç boş kalmıyor. Araştırmacı ya da öğretmen, köye gelen herkesin yolu Âlime Ana’nın odun ocaklı küçük evine uğruyor. Âlime Ana sadece zengin köy sofrasıyla değil yardımsever zengin yüreğiyle açıyor kapısını.

Yüksek lisans tezimin arazi çalışmasına başladığımda köy yoluyla iniyordum her mevsim coşkulu akan Kocadere’ye. Taşlı yollarda yürüme mücadelesi verirken meraklı teyzeler kuşatırdı etrafımı.

– Yavrım sen arıyon buralarda?

– Ot topluyom teyze.

– Napcen sen bu otları.

– İsmini bulacağım. Birde ne işe yarıyor onu araştıracağım.

Bu muhabbet kaynaştırdı beni teyzelerle. Âlime Ana’ya götürdüler beni.

– Bak burda Âlime Ana ve Hüseyin Dede vardır. Bu dağların otunu en iyi onlar bilir diyerek…

Âlime Ana, o gün bu gündür köye her uğradığımda sıcak çayını ve ekmeğini eksik etmedi. Dağlarda koyun güden rahmetli Hüseyin Dede ile dere tepe onların tabiri ile ‘ot’ aradık. Tek istedikleri eğitim ile uğraşan insanlara yardımcı olmak olan bu iki güzel insanın fotoğrafını yukarıda gördüğünüz şekilde tezime ekledim. Şimdi kutladığımız bu anneler gününde Âlime Ana’mın ellerinden öper ve Hüseyin Dede’min de ruhunun şad olmasını dilerim. İşte Anadolu böyle analarla dolu.  Anneler gününüz kutlu olsun yurdumun şefkat dolu anaları.