Dünyayı İşgal Et!

Greenpeace Uluslararası Genel Direktörü Kumi Naidoo ve Greenpeace ABD Genel Direktörü Phil Radford şu anda tüm dünyaya yayılmaya başlayan ‘İşgal Et’ hareketleriyle ilgili düşüncelerini bizimle paylaştı.

Biz artık sıkıldık! İnsanları düşünmeden, çıkarlarını hükümetlere dikte edip duran kirli şirketlerden sıkıldık. İnsanların nefes alabilmek için havaya, beslenmek için gıdaya ve yaşamını devam ettirebilmesi için güvenli enerjiye ulaşımını kontrol eden şirketlerden sıkıldık. Organizasyon olarak, bireyler olarak gittikçe büyüyen bir değişim talebini paylaşıyoruz.

Fukuşima’da yaşanan nükleer felaket, nükleer enerjinin güvenilirlik yalanının yanı sıra nükleer endüstrisi ve hükümetler arasındaki sıcak fakat çıkarcı ilişkiyi gözler önüne serdi. Veya geniş açıdan bakalım biraz da;

Endonezya’da, Amazon’da ve Kongo’da, ticari çıkarlar ormansızlaştırmayı artırıyor; büyük ölçekli balıkçı filoları okyanuslarımızı tüketiyor; endüstriyel tarım insanların temel yaşam faaliyetleri üzerindeki baskısını artırıyor ve gıda güvenliğini tehdit ediyor. Büyük kimya şirketleri nehirlerimizi, hatta çocuklarımızın kıyafetlerini ve oyuncaklarını kirletiyor. Bu eşitlikte başka bir ortak payda var, o da – ilk bedeli ödeyen yoksullar…

Sadece bir kaç hafta içinde hükümetlerin ve şirketlerin memleketim Durban’da Greenpeace’in insanlığın ve gezegenin karşılaştığı en acil sorun olarak gördüğü iklim değişimini konuşmak için bir kez daha bir araya geldiklerini göreceğiz. Ancak görüşmeler için zaman çoktan doldu. Şimdi gezegenimiz için harekete geçme zamanı.

Biliyoruz ki yenilenebilir enerjilere geçiş için geniş tabanlı bir demokratik destek mevcut, ancak fosil yakıt şirketleri dünya çapında iklim politikalarının düzgün işlemesine izin vermiyor. Greenpeace ise hükümetlerin ve şirketlerin, insanlara barışçıl, adaletli ve yeşil bir gezegen teslim edene kadar bunu gerçekleştirmede üstüne düşeni yapmaya kararlı.

‘Occupy Wall Street’ Barışçıl Protestolarını Destekliyoruz!

Greenpeace barışçıl işgallere yabancı değil – bazılarınız bunu alışkanlık haline getirdiğimizi bile söyleyebilir! Yeni filizlenen ‘İşgal Et’ hareketlerinin ideallerini paylaşıyor olmamız hiç de şaşırtıcı değil. Sadece büyük bir değişimin ilk adımları ve biz de onlarla bu barışçıl çabada omuz omuzayız.

Arap Baharı, Occupy Wall Street ve Madison, Wisconsin gibi örneklerle, kurumların dolandırıcılığına, yozlaşmış politikacıların ve doğayı terk ederken belli çevreleri zenginleştiren ekonomik sisteme tepki olarak dünya aktivizmle canlı kalıyor ve bizim bundan geri durmak için yapabileceğimiz açıklamalar tükendi. Bu idealis hareketlerin somut taleplere dönüşmesi zaman alacaktır, ancak biz onları sıkı durmaları ve yollarında devam etmeleri için cesaretlendiriyoruz. Dünya çapındaki işgal hareketlerinde gördüğümüz barışçıl ve şiddetsiz halk diyalogu, kuvvetli bir demokrasinin en önemli parçası.

Kölelik karşıtı Theodore Parker, ‘Tarihin, eşikten atlaması çok uzun zaman gerektirecek. Ancak adalete doğru yollarımız belirginleşiyor’ dedi. Doğru zamanlarda, birlikte hareket edersek bu eşiği hızla atlamamız için gereken güce sahibiz. ABD’de büyük çapta kurumsal küreselleşme ve üretimin yükselişi sebebiyle maaşlar 1973’ten bu yana azaldı. Üniversite mezunları iş bulamıyor. Bir kuşak Amerikalı çok çalıştı ve kurallara bağlı kaldı.

Artık tepkiler gizli kalmıyor. İnsanlar, çok uluslu şirketlere şunu söylüyorlar: ‘Tehlikeli zamanlardayız ve siz kârlarınızı harcıyorsunuz. Siz Amerikan Rüyasını alıp götürdünüz. Kuşaklar boyu ilk defa çocuklarımıza daha kötü bir hayat ve yaşanması daha kötü bir dünya bırakıyoruz. Siz mahkemelere sahipsiniz ve Millet Meclisi’ni yozlaştırdınız, o zaman biz de sizin kapınızın önünde bekliyoruz!’

Barışçıl, Occupy Wall Street protestolarının uyarıcı haykırışı demokrasinin geleceği için yeni bir pencere yaratıyor. Biz her zaman birlik halinde sesini yükseltmek isteyen ve fonksiyonel politik gelişimlere katılan vatandaşlarımız olmadan sağlıklı bir dünyaya sahip olamayacağımıza inandık. Kararlar, sadece pek azının lehine alındığında, insan hayatı ve ekolojik sağlık tehlikeye atılmış oluyor. Biz bireysel veya kuruluş olarak, barışçıl bir şekilde adil, demokratik, yeşil bir gelecek için tüm işgalcilerle beraber duruyoruz.