Dünya Çevre Günü’nde Sorunlar Öne Çıkıyor

Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’de çevre sorunları öne çıkıyor. Biyolojik çeşitlilik kaybı, iklim değişikliği, kentleşme ve sanayileşmeye bağlı sorunlar çözüm bekliyor.

Mouflon (Ovis musimon) male on rock, Parc naturel regional du Haut-Languedoc, Caroux, France, July 2009.

Türkiye’de doğal hayat kentleşme ve sanayileşme baskısı altında. Büyüyen kentler, iklim değişikliği, artan tüketim, ulaşım ve sanayileşme faaliyetleri sadece insanlar üzerinde değil diğer canlı türleri üzerindeki baskıları da arttırıyor. 11 binden fazla bitki türüne ev sahipliği yapan Türkiye’nin bu hazinesi ciddi koruma çalışmalarını hak ediyor.

Türkiye’de 364 türün nesli tehdit altında

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanan Kırmızı Liste’de Türkiye’deki 127 balık, 103 bitki, 17 memeli ve 16 kuş türünün neslinin tehdit altında olduğu belirtiliyor. Nesli tehdit altındaki 364 türün arasında bugün av turizmine malzeme yapılan bozayı, yaban keçisi ve yaban koyunu gibi türler de var.

Kentlerle birlikte sorunlar da büyüyor

Kentler büyüdükçe enerji ve kaynak tüketimini teşvik eden yaşam biçimi yaygınlaşıyor. Isınma ve trafik amaçlı fosil yakıt kullanımı hava kirliliğini tetikliyor. Toplam nüfusun atık sularının sadece yüzde 60 civarı arıtılıyor. Toplu taşıma eksikliği özellikle hızla büyüyen kentlerde hissediliyor. 3. Köprü ve 3. Havalimanı gibi projeler, korunan alanları tehdit eden yüzlerce HES projesi doğal hayatı tehdit ediyor.

Kentleşmenin hız kazanması, sanayi faaliyetlerinin artması Türkiye’nin 2030 yılında su sıkıntısı çekebileceğini de gösteriyor. Başta su tüketiminin yüzde 89’undan sorumlu tarım sektörü olmak üzere, suyun kullanıldığı tüm alanlarda önlem alınması gerekiyor.

Seragazı emisyonları artıyor

Türkiye’nin iklim değişikliği karnesi de iyi değil. 1990 yılına göre seragazı emisyonlarındaki artış oranı 2013 sonu itibariyle yüzde 110’u geçti. Türkiye’de kişi başına düşen seragazı emisyonu miktarı da 6 tonu geçti ve Avrupa ülkelerinin ortalamasına yaklaştı. Bu veriler, yılsonunda Paris’te yapılacak iklim zirvesinde Türkiye’nin daha ciddi sorumluluk alması gerektiğini gösteriyor. Artan fosil yakıt kullanımı iklim değişikliği sorununu körüklerken, türler üzerindeki baskıyı da arttırıyor. Seragazı emisyonlarının yüzde 67,8’i enerji kaynaklı. Bu da kömür, petrol ve doğalgaz yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmemiz, enerji tasarrufu ve enerjiyi verimli kullanma çalışmalarını hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, Dünya Çevre Günü’nün çevre sorunlarını hatırlamak ve çözüm önerileri geliştirmek adına bir fırsat yarattığını belirtti. “Dünya Çevre Günü’nü hak ettiği gibi kutlamak için bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor. Biz sadece sorunları dile getirmiyoruz, çözüm önerilerimizi de hayata geçiriyoruz” diyen Baştak, “Nesli tehdit altındaki türleri korumak için Türkiye’nin farklı köşelerinde çalışmalar  yürütüyoruz. Hatay’da dağ ceylanlarını, Çukurova’da turnaları, Büyük Menderes’te tepeli pelikanları, Adana’da deniz kaplumbağalarını ve başka birçok türü korumaya çalışırken, Kaş’ta orfozlar ve deniz çayırları için koruma alanı oluşturmaya uğraşıyoruz. Konya’da ise iklim değişikliğine karşı Akdeniz ormanlarını muhafaza etmenin yollarını arıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama herkesin bu çabaların bir ucundan tutması gerek” dedi.