Ciddi Bir İklim Kriziyle Karşı Karşıyayız

İstanbul’u sabah saatlerinden itibaren etkisi altına alan yoğun yağış, akıllara ‘Bu yaşananlar küresel iklim değişikliğinin bir sonucu mu’ sorusunu getirdi. Geçtiğimiz hafta Antartika’dan kopan İstanbul büyüklüğündeki buz parçasının görüntüleri, iklim değişikliğinin neden olabilecekleri konusunda endişeleri arttırırken, bu sabah İstanbul’da yaşanan yoğun yağış ise iklim değişikliğinin etkilerinin sadece kutup bölgelerinde değil, şehirlerde de görülür hale geldiğini gözler önüne serdi.

Küresel iklim değişikliği hakkında yapılmış bilimsel çalışmalar, iklim değişikliğinin sel, kuraklık, don ve fırtına gibi aşırı hava olaylarının sayısını ve şiddetini arttıracağını ortaya koyuyor. Türkiye’nin birçok ilinde görülen sel baskınları iklim değişikliğini durduramazsak daha sık ve şiddetli bir şekilde karşımıza çıkabilir. Şunu da unutmamalı. Her şiddetli yağışın nedeni iklim değişikliğidir diyemeyiz ancak şahit olduğumuz aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artıyorsa iklim değişikliğinden bahsedebiliriz. Dünya tarihinin gördüğü en sıcak 10 yılın sekizinin son 10 yıl içinde gerçekleşmesi gibi veriler de bizim ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığımızı doğruluyor.

Kentlerimizin altyapılarının bu hava olaylarına göre tasarlanmadığını, acil durumlarda önlem alma kapasitemizin yetersiz kaldığını hepimiz görüyoruz. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu var. İklim değişikliğine yol açan kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtları kullanmaktan vazgeçmek. Türkiye’nin bunu yapmaması için bir neden yok. Fosil yakıt kaynaklarının büyük bir bölümünü ithal ediyoruz. Onların yerine kullanabileceğimiz, güneş, rüzgâr ve biyogaz gibi kaynaklar açısından ise dışa bağımlı değiliz ve enerji verimliliği başta olmak üzere ciddi bir potansiyele sahibiz.