Çevre Günü’nü Kutlamayı Hak Ediyor muyuz?

wwf sirtcantam

İnsanın doğayla ilişkisini koparan yasal düzenlemeler ve uygulamalara son vermedikçe 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlamanın anlamlı olamayacağını bildiren WWF-Türkiye, sürdürülebilir olmayan bir geleceğe doğru yol alındığını savunuyor ve soruyor: ‘Çevre Günü’nü kutlamak için yıl boyunca onu hak edecek adımlar atıyor muyuz?’

Korunan alanları bile tehdit eder duruma gelen sosyal ve ekolojik maliyeti yüksek enerji politikaları, doğa koruma ruhundan uzak ‘doğa koruma kanunu’ tasarıları, kısa vadeli ekonomik hesaplarla, toplumsal mutabakat ve çevresel uygunluk aranmaksızın yanlış yerlere yanlış şekilde dikilen santraller, plansız köprüler, kanallar, havalimanları, neredeyse bütün dağları taş ocaklarına teslim olmuş ülkemizde, başta İstanbul olmak üzere ekolojik geleceğimizi ipotek altına alıyor. Dünyanın dört bir yanında kutlamaların yapıldığı bugün, ülkemizde de doğayla uyumlu bir gelecek adına ‘kutlanacak’ gelişmeler beklendiğini belirten WWF-Türkiye, doğayı tüketen ve kirleten değil çevre dostu kalkınma yolunda ilerleyen modellerin örnek alınması gerektiğine dikkat çekiyor.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Geçtiğimiz yıl Çevre Günü’nü de içine alan bir dönemde, ülkemizde yaşanan ve sonuçları üzücü olan geniş çaplı toplumsal olayların çevresel kaygılarla başlamış olması, kapsam ve ölçek açısından tarihimizde bir ilk sayılabilir. Bu durum çevre ile ilgili endişelerin ve anayasamızda da yer alan sağlıklı çevre içinde yaşama hakkının yalnız dünyada değil ülkemizde de ne kadar önem kazanmakta olduğunu göstermektedir. Karar vericilerimizin, yetkililerimizin ve iş dünyasının çevreye ilişkin toplumsal talepleri ön yargılardan uzak ve doğru okuması gerekir. Tüketen ve kirleten ‘büyüme odaklı’ gelişme artık dünyada yerini yavaş yavaş ‘doğayla uyumlu’ kalkınma modellerine bırakıyor. Bu eğilimi erken görüp ona göre aksiyon alan toplumlar bir adım daha öne geçiyor. Geleceğin dünyasında, doğal alanları ve kaynakları sonuna kadar tüketme hedefiyle değiştirilen tabiat kanunları, milli park, orman ve su yönetmelikleri, dereleri baştan sona kurutma pahasına sıra sıra dizilen HESler, ekolojik felaketlere davet çıkaran kanallar ve iklim değişikliğini tetikleyen termik santraller, yok” dedi.