Kategori Kamile YILMAZ

Kayıp Çocuklar

Kaybolma her zaman gözle görülmez. Tam anlamıyla yaşayamadığımız zamanlar da kayıp sayılır. Örneğin sokak çocuklarının çocukluğu kayıp değil midir? Çocuk yaşta evlendirilenlerin hem çocukluğu, hem de gençliği kayıp değil midir? Sevgi adı altında aşırı koruyuculukla çocukluğunu yaşatmadığımız “Gözbebeğimiz, yemedim yedirdim” dediğimiz, ama onun gelişmesini engellediğimiz çocuklar kayıp değil midir?
TAMAMIKayıp Çocuklar

Tavşankanı Çay

Kahvaltı deyince aklımıza önce çay gelir. Sabah kalkınca ilk işimiz ocağa çayı koymaktır. Cemal Süreyya “Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olsa gerek” diyor ya. Benim de sevdiğim kişilerle düşüm hep kahvaltı etmektir nedense. Kahvaltının çayı da keyifliyse değme keyfimize. Ağzımızı yaya yaya “Çay da tavşankanı olmuş hani” demez miyiz? Aslında bu tümceden sonra, midemiz bulanacağına, iştahımız açılır.
TAMAMITavşankanı Çay

Eski Yılın Ardından

Koca bir yıl geldi, geçti daha dün gibiydi oysa. Dünyanın kulağından tutmuş birileri fır döndürüyor. Kimse de ‘Dur, ne yapıyorsun?’ Demiyor ya da diyemiyor. Geçen zaman mı, yoksa biz miyiz? Zamanın umurunda değil bence; ‘geçen gün ömürdendir.’
TAMAMIEski Yılın Ardından

Ülke Çürüyor mu?

Gündüz televizyonu açtığım pek olmamıştır. Geçen gün başka bir yerde gözüm ekrana takılıverdi. Ayşe Kulin ile söyleşi vardı bir kanalda. Ayşe Kulin’e ülkenin genel durumunu sordu sunucu. “Ülke çürüyor” dedi. Nedenlerini de bir bir anlattı. “Münevver Karabulut olayında gördük. Bir kişi, bir genç kızı parçalara ayırıyor, sonra kafasını çöpe atıyor. Elli kişi bu katili koruyor. Patron “Sakla” dedi diye, çalışan saklıyor. Dedesi, nenesi de “Benin bir damlacık çocuğumun üstüne geliyorsunuz” diyor. Bu bir damlacık çocuk ise katil dedi. Bütün bunlara katılmamak mümkün değil elbette.
TAMAMIÜlke Çürüyor mu?

Mektup

Mektup, yazanlar bilir, alanlar daha da iyi bilir ki mektup, yazan ile alan arasındaki sıcacık bir insan ilişkisidir. “Söz uçar, yazı kalır” sözünün en anlam kazandığı yerdir mektup. İki kişi arasında olmasından, içtendir, zamana tanıklık etmesinden de belge niteliği taşır.
TAMAMIMektup

Şiddete Karşı On Yıl

Umudunuzun tükendiği oldu mu hiç? Her insanın yaşamında en az bir kez pes ettiği olur. Kadınlar her şeyi konuşurlar, ama özel yaşamlarını kolay kolay başkasına açmazlar. Bu nedenle aile içinde gördükleri şiddeti uzun yıllar içlerinde saklarlar. Mutluymuş gibi yapanların sayısı da az değildir. Sabaha dek dayak yiyip de çocuklarına sesini duyurmayan kadınlar biliyorum.
TAMAMIŞiddete Karşı On Yıl

Fakir Baykurtlu Üç Gün

Fakir Baykurt’un uzaklara gidişinin onuncu yılıydı. Burdur’da 9 – 11 Ekim 2009 günleri, Fakir Baykurt Kültür Sanat Etkinlikleri dolu dolu geçti. Birbirinden ilginç katılımcı ve sanatçılar yer aldı (Öner Yağcı, Alper Akçam, Yüksel Pazarkaya, Bedri Baykam, Kemal Kılıçdaroğlu, Sami Evren, Ahmet Özer, Haluk Erdem).
TAMAMIFakir Baykurtlu Üç Gün

Bulutlar

Güneş yolculuğunu bitirip evine dönerken, gidişini hızlandırır bilirsiniz, belki de gideceği bir evinin olmasıdır onu hızlandıran, ya da vardır bir bekleyeni, uçar gibi kayıverir. Giderayak da bulutları boyar. Belki de onları terk etmenin acısını unutmak, ya da onların gönlünü almak için olsa gerek, bulutların rengi akşamın ayazına doğru pembeden vişneye, turuncudan mora dönerek, doyumsuz güzelliğe karışır.
TAMAMIBulutlar

Büyük Yürek

Cesur insanlar için ‘Mangal gibi yürek var’ denir. Bu söz dayanıklılığı, korkusuzluğu iyimser anlamda içerir. Hiç kimse beşinci kattan atlayan hırsıza, katile ‘Mangal yürekli’ demez. Bencil olanlara da demezler. Cesaretini insanlık adına kullananlara denir.
TAMAMIBüyük Yürek