Çarpık Yapılaşma ‘Müze Kenti’ Tehdit Ediyor

iznik

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, İznik Kaymakamlığı, İznik Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi işbirliğinde düzenlendiği ‘İznik Çalıştayı’nda; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin arkeolojik ve etnografik kalıntılarıyla bütünleşerek adeta bir açık hava müzesi olan İznik’in tüm değerleri masaya yatırılıyor.

İstanbul Üniversitesi’nin 1963 yılından beri İznik’le ilgilendiğini ve bölgede çok sayda araştırma yaptığını belirten Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Ara Altun, Koruma Amaçlı Plan ve Ruhsata aykırı yapılaşmanın maddi kültür mirasının giderek ihmaline ve İznik kentinin kimliğinin değişmesine yol açacağını söyledi.

Makedonya Kralı Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından MÖ 316’da kurulan ve bilinen 2.500 yıllık tarihinde Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan Bursa’nın İznik İlçesi’nin arkeolojiden, tarihi yapılara, tarımdan göle kadar tüm değerleri bilimsel olarak ele alınıyor.

Büyükşehir Belediyesi’nin İznik Belediyesi, İznik Kaymakamlığı ve Uludağ Üniversitesi işbirliğiyle düzenlendiği ‘İznik Çatıştayı’ DSİ Sosyal Tesisleri’nde başladı. İznik Kaymakamı Hüseyin Karameşe, İznik Belediye Başkanı Osman Sargın ile çok sayıda akademisyenin katıldığı çalıştayın açılışında konuşan Belediye Başkanı Osman Sargın, bir açık hava müzesi olan ilçenin kültür mirası olarak gelecek kuşaklarına taşınmasına katkı sağlayacak çalıştaya destek veren herkese teşekkür etti. İznik Kaymakamı Hüseyin Karameşe de 2.500 yıllık tarihi bir geçmişe rağmen ilçenin tarihi varlıklarına ilişkin derli toplu bir envanterinin bulunmadığını belirtip, envanter çalışması başlattıklarını söyledi. İznik surlarını çevreleyen 276 parselin zaman içinde işgal edilmiş olduğunu kaydeden Karameşe, sur içindeki işgal alanlarının kamulaştırmasına yönelik çalışmalara da hız verdiklerini vurguladı.

iznik surlari

Açılış konuşmalarının ardından ‘Antik dönem’ başlıklı ilk oturumunda konuşan Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Ara Altun ‘İznik’te Kültür Mirasının Durumu’ konulu bir sunum yaptı. Prof. Dr. Altun, İznik’in kültür mirası açısından Türkiye’nin Marmara Bölgesi’nde, tüm dönemlerden izler taşıyan bir Arkeoloji – Sanat Tarihi laboratuarı niteliğiyle üzerinde ne kadar durulur ve irdelenirse buna değer artılara sahip bir kent olduğunu söyledi. Tarihsel süreç içinde İznik’in her dönem önemli bir kent olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Altun, “Roma kentinin mirasçısı olan Doğu Roma – Bizans egemenliğinde konsil kenti İznik, Hristiyanlık yapılarına kavuşmuş, Ayasofya, Koimesis gibi sur içi ve sur dışı manastırları ve bunlara ait kilise yapılarının yapımına girişilmiştir. 1071 Malazgirt Zaferi Anadolu’yu Türklere açtığında, kısa sürede batıya ilerleyen kuvvetler ve beraberinde gelen boylar için İznik, Anadolu’da ilk Türk Başkenti olma onurunu kazanmıştır” dedi.

İznik’in tarihçiler açısından her dönem bir çekim merkezi olduğunu ve çok sayıda araştırmaya ev sahipliği yaptığına dikkat çeken Prof. Dr. Altun, “İstanbul Üniversitesi’nin 1963 yılından beri ilgi alanında olan ve önemli birikim sağlayan araştırmaları koruma çalışmalarına paralel yürütülmüştür. O yıllarda hemen bütün yapıları kiremit örtülü çatılara sahip olan İznik’te, Koruma Amaçlı İmar Planı ve Sit kararına rağmen günümüzde çatılı yapı sayısı giderek azalmakta, 2 binlerden 30 binleri aşan nüfus yoğunluğu sur içi yapı yoğunluğunu dikine artırmaktadır. İleride önemli veraset sorunlarına yol açacak olan Koruma Amaçlı Plan ve Ruhsata aykırı yapılaşmanın maddi kültür mirasının giderek ihmaline ve İznik kentinin kimliğinin değişmesine yol açacağı endişesi doğmaktadır” diye konuştu.

Anıtsal eserlerin etrafında çevre düzenlemesi adı altında yapılan yanlış ağaçlandırma çalışmalarına dikkat çeken Prof. Dr. Altun, doğru ağaç seçimi yapılmadığı için zamanla büyüyen ağaçların eserlerin algılanmasını zorlaştırdığını vurguladı. İznik’teki Yeşil Cami’den örnek veren ve yıllar önce çektiği fotoğrafı gösteren Prof. Dr. Altun, “Ağaçlar küçükken, tarihi yapı tüm heybetiyle görülebiliyor. Ancak ağaçlar büyüyünce Yeşil Cami’ni algılanması iyice zorlaştı. Bu ağaçları kesmek de mümkün olmuyor. Bu nedenle özellikle dikilecek ağaçların yapıları gölgede bırakmayacak şekilde seçilmesine dikkat edilmeli” dedi.

Çalıştayın birinci oturumunda Yrd. Doç. Dr. Bedri Yalman ‘Tiyatro’nun tarihi ve kazıları’, Araştırma görevlisi Hazal Çıtakoğlu da ‘Arkeolojik Müze Araştırmaları’ konulu bir sunum yaptı.