Ben Bisiklet Çocuğuyum

Ne oyuncaklarımı ne de alınan diğer şeyleri tam olarak detaylarıyla hatırlayamıyorum. Ancak nedense bana hatta ablama alının tüm bisikletleri hatırlarım. İlk bisikletim olan üç tekerlekli kırmızı bisikletimi bile. Ondan sonra ablama alınan Pinokyo’yu ve sokakta oynamaktan döndüğümde evimizin önünde kimin olduğunu bilmediğin o sarı bisikleti de unutamam.

Kapıyı çaldığımda ilk sorum kimin bu bisiklet olmuştu. Çünkü o tam istediğim gibi bir bmx’ti. Sarı, kırmızı ve mavi desenleri, ortasında mavi minderi vardı. Bu kadar detaylı hatırlamamdan da anladığınız gibi o bisiklet benimmiş. Babam, o gün Aksaray’daki alt geçitten almış getirmişti. O alt geçitte benim en mutlu olduğum yerlerdendi.

O zamanlar bisiklet satan çok detaylı yerler ya yoktu ya da ben bilmiyordum. Orda o kadar bisikleti bir arada gördüğümde kendimi cennette hissediyordum. Ayrıca şanslı bir çocuktum İstinye’de bir lojmanda yaşıyordum ve lojmanın içindeki sokaklar çok araba gezmezdi. Kaldı ki koskoca şehirde kaç araba vardı. Biz de bol bol bisiklete bindik korkmadan. Bol bol da düştük tabi. Bir çocuğun dizinde yarası eksikse anlayın ki o bizim mahalleden değildi.

Bunları neden anlattığıma gelince; nereden başlayacağımı çok düşündüm. Hatta o yüzden de bana ayrılan köşe bir süre boş kaldı. Bu uzun düşünme süresinin sonucu olarak olayı anlatmaya en başa dönmenin ve oradan başlamanın daha doğru olacağını düşündüm.

Sanıyorum ki 80 li yıllarda çocukluğunun ilk yıllarını geçiren ve bugün de çocuk olan herkesin unutamadığı bir bisikleti ve geriye dönüm çok mutlu olduğu bir çocukluk dönemi vardır.

Devrim Lüküslü