Başlarken

Yazılarımızın birikeceği yer olarak düşündüğüm bu köşe, motosikletle doğayı barıştırma yanında motor kullananları doğaya çekme amacını taşıyacaktır. Son senelerde iyi ki doğa savaşçıları ve çevreciler ortaya çıktı da neleri kaybetmekte olduğumuzu yavaş yavaş anlamaya başladık.

Uzun seneler sonrasında hep dört tekere binen birisi olarak tarzımı değiştirip iki tekere geçince başka bir dünyada yaşadığımı anladım. Motosiklete yönelmemin tek sebebi vardı, şehirde park yeri bulamayıp, sinirlenip gidip bir motosiklet almakla başlayan yeni bir hayat…

Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne gidip bana birisi bunu kullanmayı öğretsin dediğimde, Motosiklet Federasyonu’nun bir temsilcisinin olmadığını öğrenmemdeki şaşkınlığım, oradan TMF’nin (Türkiye Motosiklet Federasyonu) temsilcisi olarak çıkmam, kulüp vardır diye her yeri aramama rağmen onun da olmayışı ile başlayan serüvende şimdi kurduğum kulübün başkanı olmam ve ardından sayısı iki yüze varan motosiklet kardeşliği ve giderek büyüyen bir topluluk…

Aslında kısa yol hedefim, doğaya açılıp elimdeki fotoğraf makinesi ile (kameramı desem acaba) çeşitli doğa fotoğraflarını çekmek idi. Uzun seneler Ege ve İç Anadolu yaşamı sonrasında bu defa yolumuz Kuzey Batı Karadeniz veya Marmara’nın kuzeyine düştü. Aradan geçen sekiz sene sonrasında bu bölgenin bende yarattığı heyecanı size anlatamam. Bir kere, her taraf su cenneti: Önümde Marmara Denizi, 100 km sonrası Boğaz, 60 km kuzeyi Karadeniz, 10 km doğuda Sapanca Gölü, onun hemen yakınında Sakarya Nehri, güneye inince İznik Gölü ve daha diğer sulak araziler…

Gidip bir kare bile fotoğraf çektin mi diye sorarsanız, cevabım ne yazık ki hayır olacaktır. Hoş, fırsat bulup bilgisayarımı karıştırdığımda ilginç fotoğraflara rastlıyorum ama üstatların çektikleri yanında benimkisi çok zayıf kalır. Ama her fırsatta gezdiğim bu bölgelerde inanılmaz bir güzellik var ve oraları her zaman bizi davetkâr bakışları ile beklemeye devam ediyor.

Geçenlerde beni ikinci kez ziyaret eden İsmail Şahinbaş, İZTV’deki programlarını izlediğim, yazdığı parkurların kitabını okuduğum, sitesini ziyaret ettiğim ve sırt çantasını ele geçirdiğim (yanlış anlaşılmasın dergiden söz ediyorum) kişi olarak bana “Hocam yazar mısın?” dediğinde, tereddütsüz “evet” dedim. Bu yüzden artık beni uzun süre çekmek zorunda kalacaksınız. Motosikletimle her gittiğim yerden haber ve fotoğrafları görecek, üzerine yazılmış yorumları okuyacaksınız. Umarım hoşunuza gidecektir ama her geçen gün doğa biraz daha azaldığı için yazılar uzayacak, görüntüler küçülecektir. Tehlike işin bu tarafında duruyor.

Prof Dr, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi, Spor Bilimleri Derneği Başkan Yardımcısı, TMOK Üyesi

Fotoğraf: İsmail Şahinbaş