Başkent’te bir HES’e Durdurma Kararı

Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ne bağlı Uruş Beldesi ve Güdül İlçesi’ne bağlı Tahtacı Örencik Köyü sınırları içinde, Süvari Çayı üzerine yapılmak istenen Dereli HES projesi için mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıktı.

Köroğlu Dağları Önemli Doğa Alanından (ÖDA) doğup, Kirmir Vadisi ÖDA’sına doğru yol alan Süvari Çayı birçok nadir canlıyla birlikte bölge halkı için de hayati önem taşıyor.

Dereli HES projesi hayata geçmesi halinde suyu kanallara hapsederek başta çeltik olmak üzere bölgedeki tarımsal faaliyetlerin son bulmasına ve nesli küresel ölçekte tehlike altında olan küçük akbaba gibi nadir canlıların yok olmasına neden olacaktı.

Süvari Çayı’nın hayat verdiği Tahtacı Örencik köy halkı tarafından 2011 yılından bu yana sürdürülen HES mücadelesinde mahkeme yürütmeyi durdurma kararı aldı. Kararın gerekçesi ise projenin bölge halkının yaşamına ve zengin doğasına geri dönüşü olmayacak zararlar verecek olması.

Konuya ilişkin açıklama yapan Avukat Emre Baturay Altınok mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı ile birlikte bölgedeki geleneksel yaşamın ve zengin doğal değerlerin korunması yönünde önemli bir adım atıldığını belirterek, “Bu karar bir kez daha gösterdi ki bütün projelerde ne doğa ne de insani yaşamı dikkate alınıyor. Bu da Dereli HES’te olduğu gibi sularımızın yıllık bir kaç bin lira gibi komik rakamlara nasıl kolaylıkla satılabildiğinin, yok bahasına ondan hayat bulan canlı ve insani yaşamından nasıl zorla koparılmak istendiğinin en açık kanıtıdır” dedi.

Dereli HES projesine karşı mücadele ederek davayı açan Tahtacı Örencik Köyü’nün muhtarı Necati Duran, yaptığı açıklamada Süvari Çayı’ndan birçok canlı ile birlikte Tahtacı Örencik, Kayı ve Kavaközü köyleriyle birlikte Uruş Beldesi halkının da hayat bulduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Bizler bu suyu içiyoruz, bu suyla tarım ve hayvancılık yaparak yaşıyoruz. Yüzlerce yıldır bu böyle. Süvari Çayı Ankara’nın en temiz akarsuyudur. 10’dan fazla çeşit balık yaşar. Biz burada doğaya saygılı yöntemlerle ekolojik tarım yapıyoruz. Durup dururken suyumuzun birilerine satılmasını anlayamıyoruz. Bir kişi para kazanacak diye yüzlerce kişinin hayatı hiçe sayılıyor. HES projesinin dosyasında, Süvari Çayı kıyısındaki verimli topraklarımız altıncı ve yedinci sınıf tarım arazisi olarak gösterilmiş. Ne bölgedeki ormanlardan ve yaban hayatından, ne de bu suyun köy halkı için değerinden söz edilmemiş. Bu ne akla ne de vicdana uygun. Bizler yöre halkı olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. Suyumuzun, bahanesi her ne olursa olsun satılmasını istemiyoruz ve buna izin vermeyeceğiz.”

Beypazarı’nda küçük akbaba koruma projesi başta olmak üzere birçok çalışma gerçekleştiren ve dava sürecinde köylüler ile birlikte hareket eden Doğa Derneği’nin Genel Müdürü Engin Yılmaz ise “Gezegenimizde yaşamın temel kaynağı olan su, devlet ve şirketlerin acımasız uygulamaları nedeniyle ne yazık ki her geçen gün bu özelliğini kaybediyor. UNESCO Dünya Mirası kriterlerinin on da 9’unu sağlayan dünya üzerindeki tek yer olan Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ni geri dönüşü olmayacak bir şekilde yok edecek ve on binlerce insanı zorunlu göçe maruz bırakacak enerji politikaları Türkiye’deki tüm nehirleri tehdit ediyor. Planlanan 1.500 Baraj ve HES projesinin tüm canlı türlerinin ortak yaşamını ve kültürel mirasımızı tehdit ettiğini bir kez daha teyit eden bu kararın uygulanması için yerel halk ile birlikte süreci yakından izleyeceğiz” dedi.