Barış Anlatımları

İlk gelen yazı Karaman’dan oldu. Harika bir anlatımdı. Duyuruyu okuyan genç, yalnızca Antalya içi olduğunu gözden kaçırmış olmalı, oturup bir güzel ‘barış’ı anlatmıştı. Bizi önce bu durum çok sevindirdi. Yüz on iki yazılı anlatım geldi. Antalya’nın bütün liselerinden gelen bu anlatımlar bizi hem şaşırttı, hem de gençlere karşı ezberimizi bozdu. Doğrusu ben bu denli güzel anlatabileceklerini ummuyor, gençlerin okumadığını, barış diye bir dertlerinin olmadığını sanıyordum. Yazıları okuyunca hem o düşüncelerimden utandım, hem de gençliğimizle kıvandım. Anlatımların çoğu birbirinden güzeldi. Belli ki gençlik toplumsal barışı istiyor, o konuda kafa yoruyordu. Üstelik dünyaca ünlü yazarları okudukları da ortaya çıkıverdi. Bertol Breht’ten tutun da, Mevlana’ya dek alıntılar vardı. Seçici kuruldaki arkadaşlarımla her yazıda şaşırarak ve sevinçle okuduk.

Herkes önce evinde okuyarak kendine göre derecelendirdi. Ben önce otuz birinci seçtim, sonra yirmiye indirdim. Yazılı anlatımların doluluğundan ve güzelliğinden birbirinden ayıramadım, zorlandım. Ama bu zorlanma güzellerin çok oluşundan olunca keyifliydi. Geleceğe ve gençliğe güvenim, umudum arttı, artık bundan sonra daha rahat uyuyacağımı düşünüyorum. Gençlik bu denli duyarlıysa, barış sağlanacak, ülkem kardeşçe yaşamayı bir gün hayata geçirecektir.

Yazılı anlatımlardan üçünü seçerek, onunu övgüye değer bularak, otuz kadarını da kitaplaştırmaya karar vererek değerlendirdik. Amaca ulaşılmıştı, çünkü önemli olan, barış hakkında tartışma açmak, o konuda düşünmeyi sağlamaktı. Bu sayede gençlerin bu konuda düşüncelerini öğrenmek büyük bir mutluluktu. Birinci seçilen öğrencimize, bilgisayar, ikinciye, fotoğraf makinesi, üçüncüye, cep telefonu, diğer on kişiye de kitap hediye edildi.

Kazanan üç yazılı anlatımın sahipleri şöyle; Birinci, ‘Bilye’ adlı yazısıyla, Yavuz Selim Lisesi’nden Beste Güner. İkinci; ‘Sıfatlar’ adlı yazısıyla, Antalya Lisesi’nden, Burhan Asaf Gözüberk. Üçüncü; ‘Güvercin Kanadında Barış’ adlı yazısıyla, L. Aydın Anadolu Lisesi’nden, Esmer Velizade. Bu anlatımların dışında, üç anlatımdan, küçük paragrafları sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Gülümsemekten sıcaklık doğar ruha. Ruh bu gülümsemeyle ışınlanır. Bir denizin okyanusla birleşmesi gibi o da tenle birleşir. Yanıldığı her limandan ayrılıp farklı limanlar için yola koyulur. Sevgi arar her uğradığı limanda. Zaten sevsin, sevilsin diye vardır o. Sevgiden ayrı düştüğünde, karanlıkta kalmış yolcu gibi olur. Korkular, endişeler, yalnızlık onu perişan eder.”…

“Barışın ana vatanı, insanın kendi iç dünyasıdır. Barış, insanın kendi içinde doğar, büyür, gelişir veya yok olur. Kendisi ile barışamayan insanın başkalarıyla barış içinde yaşaması da çok zordur. Hatta mümkün değildir. Kendisi ile barışık insan, dengeli, sakin ve huzurludur. Aynı zamanda bütün bunları çevresine yayar.”…

“Özgürlükten kelepçeler taktılar bileklerimize. Barışa hasret yüreklerimizde tükettiler umudumuzu. Pamuktan diyarlar değildi hayallerimizde kurduğumuz. Pembelere boyanmış gökler kadar ulaşılmaz değildi. Silahsız yarınlarda doyasıya oyun oynamaktı düşümüz. Yaşanmamışlarımızla toprak olmamaktı isteğimiz.”…