Bahara Kaç Var?

O düşler ki; hep o içimizdeki çocukla ilintilidir. Onu ne kadar seversek, beslersek yarınlarımıza dair düşlerimiz ve gelecekten beklentilerimiz o kadar diri, çocuksu ve heyecanlı olur.

Sözün özü, insan, kendini sevmeli, sevebilmelidir. Bunu başaranlar her daim baharı yaşarlar. Mevsim ne olursa olsun sevmek bahardır, güzelliktir.

Bir dostun içten selamı, sabahları bir günaydın, komşuya hayırlı işler ve seni seviyorum la biten cümleler…

İşte içimizdeki baharın açan gülleridir bu cümleler. Modern teknoloji ve şehirleşen insan bu teknolojiye paralel mekanikleşmektedir.

11 Eylül İkiz Kule saldırılarından sonra Amerika’da yapılan telefon konuşmalarının % 54’ü ‘seni seviyorum’la bitmektedir.

Birbirlerinden bir selamı bile esirger hale gelen bu insanları, yaşanan toplu bir felaket insanlığın asgari müştereklerinde birleştirmiştir.

Bunun somut örneğini bizim toplumumuzda 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde görülmüştür.

Öyleyse neyi bekliyoruz?

Şu andan itibaren önce biz, kendimiz, sonra herkes ve her şey sevmek ve sevilmek için bizleri bekliyor.

Ne tutkularımız, ne ihtiraslarımız ne de kin ve nefret duygularımız engellesin bizi.

O duygular değil mi zaten gerçek; beni ipek böceğinin kendi kozasına kendisini hapsetmesi gibi hapseden bütün fazlalıklarınızı atın.

Yanınıza sırt çantanızı alın ve içine yalnızca sevgi doldurun.

Ne de olsa kışın sonu bahardır.

Ha! Unutmadan kiraz mevsimi geliyor.

Kiraz mevsimi…

Sırtçantam 2. sayı. Şubat 2005