Ay Tutulması, Güneş Tutulması, Akıl Tutulması

Ay tutulması genellikle yılda iki kez ortaya çıkan bir doğa olayıdır. Tutulma bazen yılda üç kez olabildiği gibi, yıl içerisinde hiç de olmayabilir. Özetle ay tutulması; ay kendi yörüngesinde dönerken kimi zaman dünyanın gölgesine girer. İşte buna ay tutulması denir.

tutulma-2

Yine ‘ay’ın yörünge hareketinde, dünya ile güneş arasına girmesi, ‘ay’ın güneşi kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucu güneş tutulması olayı gerçekleşir. Bu doğa olayı bir yıl içerisinde iki ile beş kez yaşanır.

Ay kendi ekseninde dönerken, dünyanın çevresinden döner. Dünya kendi ekseninde dönerken güneşin etrafında döner. Bu sonsuz döngüden; günler, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar oluşur. Sonsuz bir döngü bu…

Limiti bilenmeyen bir evren, karadelikler, yıldızlar, sonsuz enerji kaynağı güneş vs. Hesap edilmesi imkânsız bir süreç. İşte tüm bu bilinmezlik ve gizem içerisinde dünyada yaşayan bir tür insanoğlu.

Peki, akıl tutulması nedir?

Aklın, başka hastalıklı bir aklın yörüngesine girmesine akıl tutulması denir. İnsanoğlunun var olduğu tüm süreçlerde yaşadığı bir durum bu. Ne zaman olacağı belli değil. Sürecin bir takvimi yok. Çevre kirliliği, HES’ler, nükleer santraller, savaşlar vs. Tutuldu mu akıl bir kere, o yörüngeden çıkması imkânsız. Yanar, yandığını anlayamaz, üşür, üşüdüğünü hissedemez…

Çağımızın en büyük hastalığıdır akıl tutulması; aşamalı devamlılık, uydulaşma, benliğini yitirme, sürü güdüsü, çevresel etkiler, özgür irade noksanlığı ve özgüven yitimi, kesintisiz iyimserlik, değişime karşı direnç, onaylama isteği…

Alman düşünür ve sosyolog Max Horkheimer, akıl tutulmasının sebebini insanoğlunun kendi kişisel çıkarlarını ön plana almasından kaynaklandığını belirtiyor. Aynı düşünceleri paylaşan iktisatçı Adam Smith’de akıl tutulmasına insanoğlunun kendi kişisel çıkarlarının yılgınlığa götüren ‘görünmez el’ olduğunu savunur.

Amerikalı matematikçi John Forbes (1994’te Nobel Ödülü aldı); akıl tutulmasına yakalanan insanların hiçbir zaman ‘bütünü’ göremeyeceğini ön görmüştür.

Kendi ayakları üzerinde yürümek isteyen, ortak akıl kullanan, sürüden ayrılmayı göze alan insanları hazin bir son beklemektir; yalnızlaşma…

İsmail Şahinbaş

18 Ocak 2015, Palu