‘Antalya’nın Çivisi Çıktı’ Mı?

Hakaretin hazmedilmesi de Antalyalılara kalır. Bana göre Antalyalılar ne bu sözü hak ediyor, ne de bu başhekimi. Kariyerinin arkasına sığınarak, çalışanlarını ve bulunduğu kentin insanlarını aşağılayan bir baş ‘Hekim’e Antalya halkı haddini bildirecektir. Hiç kimse halktan daha büyük değildir, bu başhekim bile olsa.

Bu davranış; bir ortaçağ anlayışından başka ne olabilir? Çağa uyum sağlayamayan, aldığı eğitime leke düşüren bir anlayıştan başka ne olabilir? Ortaçağ’da bile bu denli yuvarlak atıp savuran, sürekli olaylara cinsellik yükleyen, az bulunur. Bir gün Fransız Kraliçesi, muhafızlarının eşliğinde çevreyi gezmeye çıkar. Bir gölün kıyısından geçerlerken, gençlerin çırıl çıplak yüzdüklerini görür. Muhafızlar, hemen gençleri yaka paça sürükleyerek zindana atarlar. Kraliçe sorar “Neden zindana attınız?” diye. Onlar da “Size çıplak vücutları ile göründüler” derler. Kraliçe “Gençleri derhal serbest bırakın. Ben namusluysam, sevdiğimden başka erkeğin vücudu taş heykelden farksızdır” der.

İdil Biret, adını da, ‘İdil Biret Kanununu’da herkes bilir. Adına özel yasa çıkarılan yeteneklerimizden, adıyla onur duyduğumuz sanatçılarımızdandır. Geçenlerde onun konserinden önce, ‘Konserde şarap içileceği’ varsayımıyla ayağa kalkan ışıksız kafalar da aynı anlayıştan değil miydi? Kaldı ki başkasının içtiği ya da içeceği şaraptan sana ne? Yoksa asıl mesele İdil Biret’in müziğini anlayamaman mı? Sonradan özür dileyerek çiçek getirenle birlikte çekilen fotoğrafta, İlber Ortaylı, İdil Biret ve çiçek sunan genç adam. O genç adamın bakışı, duruşu o denli farklıydı ki, sanki oralara ait değildi. Bakışlar sert, yumruklar sıkılı, barış değil, kavgaya gelmiş gibiydi. Elbette bir sanatçı, dövüşmekten anlamazdı, o bir barış insanıydı. Kendine yakışanı yaptı, çiçeği kabul etti.

Perşembe gün, Kadın Platformu Attolos heykelinin önünde basın açıklaması yaptı. Başhekimin işinden attığı kadınların işlerine geri alınana dek eylemlerini sürdüreceklerini dile getirdiler. Ayrıca başhekimin kadınlardan ve Antalya halkından özür dilemesini istediler. ‘Başhekim istifa’ sloganı attılar. “Sağlıkta dönüşüm programının temel amacı sağlığın özelleştirilmesidir. Özelleştirmenin yöntemlerinden biri de taşeronlaştırmadır. Böylece bir yandan ekip işi olan sağlık hizmetlerinin sermaye için ucuza getirmek, diğer yandan da ekibin elemanlarını kadrolu, sözleşmeli, taşeron olarak parçalamak hedeflenir. Bu yolla insan emeği ucuzlaştırılır, değersizleştirilir ve güvencesizleştirilir” dediler. Ayrıca eklediler; “Biz kadınlar kurtuluşumuzun ellerimizde olduğunu biliyor, örgütlü mücadelemize güveniyoruz” diye alkış tuttular.

Tüm Antalyalıların da katkı sunması için imza kampanyası başlattılar. Bu imzalar bir hafta sonra, başbakana, sağlık bakanlığına, çalışma bakanlığına gönderilecek.