Ankaralı Çiğdem

Ankara ve çevresinde yetişen ve her yıl Şubat, Mart ve Nisan aylarında çiçek açan ilkbaharın müjdecisi sarı kır çiçeklerinin önemli bir özelliği var. Ankara Çiğdemi bitki literatüründe de Ankara adıyla anılıyor.

Aslında en ünlüleri Safran (Crocus sativus) olmak üzere çiğdem, birçok ilimizde yetişiyor ve onların bir kısmı da yetiştikleri illerin adıyla anılıyor (Abant Çiğdemi, Adana Çiğdemi, Kapadokya Çiğdemi, Hakkâri Çiğdemi vb) ve onlar da yetiştikleri yerlerin adını uluslararası literatüre taşımışlar. Tıpkı; Latince adı Crocus ancyrensisolan Ankara Çiğdemi gibi… (Crocus: Çiğdem, Ancyrensis: Ankaralı)

Çiğdemin Ankara Yöresi’ndeki geçmişi binyıllar öncesine uzanıyor. Hititler Dönemi’nde çiçek açtığı günler An.Tah.Sum adı verilen bir çeşit bahar bayramı olarak kutlanırmış. Botanik literatürüne ancak 19. yüzyılda girebilen Ankara çiğdemini, İngiliz doğa bilimcisi Herbert keşfeder ama Kocatepe’den götürdüğü ve İngiltere’de yetiştirdiği Ankara çiğdemini Kırım’da yetişen bir başka çiğdem cinsi zanneder.

Herbert ile aynı dönemde Maw adlı bir başka İngiliz araştırmacı da dünyanın her tarafından çiğdem türlerini toplamaktadır. Maw, kendisine, İngiliz konsolos vekilinin Ankara’dan, Sivas’taki bir Amerikan misyonerinin oradan gönderdiği çiğdem örnekleri ile başka kaynaklar tarafından Maraş (Ahır Dağı), Kayseri (Erciyes) ve hatta İstanbul civarından gönderilen çiğdemler üzerinde, Londra’daki Kew Kraliyet Botanik Bahçesi’nde yaptığı çalışmalar sonucunda, daha sonra Ankara çiğdemi olarak tescil edilecek türü belirler ve 1881’de yayımlayarak bilim dünyasına tanıtır. Bundan sonra Botta adlı bir Fransız’ın, Paris Nebatlar Bahçesi’nde yetiştirmeyi başardığı bu çiçek artık tüm dünyada Ankara çiğdemi olarak tanınacaktır.

Ankara ve çevresinde yetiştiği için bu adla anılan Ankara çiğdemi endemik bir bitki, yani (botanik dilindeki anlamıyla) sadece belirli bölgelerde ve ender olarak görülebilen bir bitki türü. Türkiye’ye özgü endemik bitkiler arasında; aralarında diğer bir çiğdem cinsi olan ve Safranbolu’ya adını veren safran ile Abant çiğdemi gibi diğer bazı çiğdem türleri de bulunuyor. Ankara çiğdemi mevsimine denk getirmek kaydıyla Ankara çevresindeki yüksek yaylalarda görülebiliyor. İncek, Kızılcahamam’da Sey Hamamı Vadisi ve Işık Dağı Bölgesi, Gerede’de Cankurtaran ve Aktaş yaylaları, Beypazarı – Karagöl arasındaki Ahlatlık ve Burgaz geçitleri, Ilgaz’da Kadınçayırı bu yaylalardan bazıları olarak not edilebilir.

Ankara çiğdemi gibi sarı renkli olan ve aradaki farkı anlamak için uzman olmak gereken çiğdem ailesinin sarı renkli başka bir türü (Crocus flavus) daha bulunuyor. Ankara Çiğdemi daha çok altın sarısı rengiyle tanınıyor ve ayrıca yaprakları diğerine göre daha ince. 1.000 – 1.600 metre yüksekliklerdeki yaylalarda yetişen Ankara çiğdeminin boyu 10 – 12 cm civarında. Ankara çiğdemi serin havaları ve daha az güneş alan yerleri seviyor. Karların erimesiyle açan çiçekler, havaların ısınmasıyla kırlara veda ediyor. Tek tek yetişebildikleri gibi mavi, beyaz, mor çiğdemlerle birlikte küçük gruplar halinde veya geniş düzlükleri kaplamış şekilde çok sayıda bir arada da görülebiliyorlar.

16. yüzyılda yaşamış Pir Sultan Abdal’ın ‘Sordum Sarı Çiğdem’e, sen nerede kışlarsın’ diye başlayan veya Habibe Dereli ve Muzaffer Sarısözen tarafından Yozgat Yöresi’nden derlenen ‘Yaz gelirse sarıçiğdem uyanır’ sözleriyle başlayan örneklerde olduğu gibi yüzyıllardır söylenegelen türkülerimiz sarıçiğdemin Anadolu kültürüne de yerleştiğini gösteriyor.

Ne yazık ki kır hayatından uzaktayız, zaten Ankara çiğdemini kırlarda da çok fazla göremiyoruz… Peki, Ankara çiğdemi Ankara’nın parklarında yetiştirilemez mi? Neden adı ‘Ankara Çiğdemi’ olan bir parkımız olmasın? Evet, ömrü kısa ve yüksek yerleri tercih ediyor ama botanikçiler ayak değmeyecek ve az güneş alacak yerler seçildiğinde yapay olarak da yetiştirilebileceğini ve bir kez ekildikten sonra her sene kışın bittiği, baharın başladığı günlerde kendiliğinden açacağını belirtiyorlar.

Ankara çiğdemi; Ankara kedisi, Ankara keçisi, Ankara tavşanı, Ankara güvercini, Ankara armudu gibi adı Ankara’yla anılan, Ankara deyince hemen akla gelen Ankara’nın önemli sembollerinden ama diğerlerinden farklı olarak Ankara çiğdemi, Ankara adını uluslararası literatürde de taşıyor.

Aslında Ankara adını uluslararası literatüre taşıyan dokuz endemik bitki ve ağaç söz konusu. Latince adı Dianthus ancyrensis olan Ankara karanfili ile Latince adı Verbascum ancyritanum olan Ankara sığırkuyruğu bunlardan ikisi. Onlar da Ankara çiğdemi gibi Ankara Yöresi’ne ait endemik çiçekler. Başkentimizin adını taşıyan bu nadide çiçeklerimiz, güzel nesillerinin olduğu kadar Ankara adının uluslararası literatürde yaşatılması bakımından da çok daha özel bir ilgi ve özeni hak ediyor…

Yazı: Timur Özkan (ozkantimur@yahoo.com), fotoğraflar: Nihani Bayındır, Olcay Özgen