Anamas’ın Yılkı Atları ve Nail Abbas Sayar

Günümüzde Anadolu’da doğada özgürce gezen atlara yılkı atı denmektedir. İlk kez yılkı atlarını Bolu’da görmüştüm. Ama Alakır Vadisi ve Elmalı Ovası’nda gördüğüm atlarda beni epeyce etkilemişti.

Yılkı atı, sahipsiz at demek. Yılkı atı özgür at demek. Anamas’ın her tarafında çok sayıda yılkı atları bulunuyor. Ama Anamas’taki yılkı atları beni çok daha derinden etkiledi.

Yılkı atları üzerine yapmış olduğum araştırmalarım sonucunda Nail Abbas Sayar’ın Yılkı Atı isimli eserinin varlığına rastladım. Eser, gençliğinde sahibine çok yararı dokunmuş bir atın, yıllar geçip yaşlanmasından sonra sahibi tarafından doğaya terk edilişinin öyküsünü anlattığını öğrendim. Aslında yılkı atlarının öyküsü, pek çok insanın günlük yaşamda başına gelebilecek türden. Atlar insanlara çok benzer derler ya, Abbas Sayar’ın hikâyesindeki Doru’nun başına gelenler iyi niyetli insanların başına her gün gelebiliyor.

Araştırmalarımı derinleştirdikçe Nail Abbas Sayar’ın yaşam öyküsüne de rastladım. Hiç dokunmadan yayımlıyorum:

‘Nail Abbas Sayar, 21 Mart 1923 tarihinde Yozgat’ta doğmuş, 12 Ağustos 1999’da da İzmir’de yaşama gözlerini yummuş, Türk köy edebiyatında önemli yeri olan romancımız ve şairimizdir.

Nail Abbas Sayar, yazmaya şiir ile başlamış. Toplamda 6 şiir kitabı bulunuyor. Bu kitaplar çok dar bir çevrenin dışına çıkmadığından bugün bilinmemektedir. Ancak daha önce yayımladığı tüm şiirleri 1992 yılında derlenip ‘Boşluğa Takılan Ses’ adıyla kitaplaştırılmıştır. 1999’da ölümünden sonra derlenebilen şiirleri ise Şiirler adıyla yayımlanmıştır.

1950’lerde roman türüne geçti. İlk romanı Yılkı Atı’nı yazdıktan yaklaşık on – on beş yıl sonra 1970’de yayımladı. Yılkıya bırakılan bir atın doğadaki yaşam savaşını anlatan ve arka planda köy halkının yoksulluğu ve çaresizliğini sergileyen roman daha sonra filme uyarlanmıştır.

Yılkı Atı’nı yayımladıktan sonra ikişer yıl arayla romanlarını yayımlamayı sürdürdü. 1972’de yayımladığı Çelo, radyo oyununa (Nebahat Abla’yı Yitirdik adıyla) uyarlanmış; 1974’te yayımladığı Can Şenliği ise TRT1’de dört bölümlük bir dizi film olarak gösterime sunulmuştur.

Yazarın tek öykü kitabı Yorganımı Sıkı Sar 1976’da, Dik Bayır adlı romanı 1977’de yayımlandı. Takip eden yıllarda Tarlabaşı Salkım Saçak (1987, roman), Anılarda Yumak Yumak (1990, anı – roman), Boşluğa Takılan Ses (1991, şiir), Noktalar (1991, vecizeler) adlı kitaplarını yayımladı.

Abbas Sayar’ın yapıtları köy edebiyatı kategorisinde değerlendirilir. Yapıtlarında genellikle Orta Anadolu’yu anlatır. Romanlarında Türk köylüsünün nasıl yaşadığını bilmek, öğrenmek ve yaşam koşullarını değiştirmek gerektiğini aydınlara ve politikacılara haykırır.

El Eli Yur El de Yüzü adlı romanında ise politika ile uğraştığı dönemdeki anılarından yola çıkarak; 1954 – 1957 seçimlerinde Zağcıoğlu Köyü’nün genel durumu, köylünün politikacılara bakışı; politikacılarla köy halkının birbirlerinden beklentilerini bir kara mizah örneği olarak gözler önüne serer.’

Yazar ve şair Nail Abbas Sayar’ın ilk romanı Yılkı Atı. Bana çok ilginç geldi. Bu roman 1950’lerin Türkiye’sinde yazılmış. Kim bilir hangi merhamet duyguları içerisinde yazıldı bilemiyorum. Ama ilk fırsatta bu kitabı okuyacağım. Gelelim benim yılkı atlarıma.

Anamas Sorgun Yaylası civarında yüzlerce yılkı atı sürüsüne rastladım. Epeyce bir yaklaşma şansım oldu. Ormanın içerisinden duyduğum sesler, atların kendi içinde iletişime geçmeleri ve sürüyü yöneten atın bana bakışını anlatamam. Bu atların kendi içerisinde bir iletişimleri var kesinlikle. Anamas’ın yılkı atları kuşlar kadar özgürler. Ama kış gelince zor zamanlar geçiriyorlar. Bu kış onların yaşamda kalması için mücadele vereceğim.

Yılkı atları konuşabilseler kim bilir neler anlatırlar. İnsanoğlunun yılkı atları ilişkisi diğer canlılarda olduğu gibi menfaat sağlamak üzerine kurulu. Her şey insanlar için değil. İnsanoğlu dünya üzerindeki çeşitliliğin önemli bir parçası ama bu insanoğluna hep menfaat içinde olup, ahlaki değerlerden uzaklaşmasını hakkını vermiyor…

 

.