Anadolu’dan Deniz Manzaraları

 


Çoruh Marina

Borçka’dan Artvin’e gidiyoruz. Yeni yapılan, birbirinin peşisıra on kadar tünleden geçerken. Çoruh Nehri yola paralel akmaya çalışıyor. Çalışıyor diyorum yapılan baraj inşaatı nedeniyle birikiyor demek daha doğru olur. Birden önüme bir tabela çıkıyor. Çoruh Marina “ Yok artık daha neler diye aklımdan geçirirken içimdeki merakta git bak diyor. Allahtan yol arkadaşım alışkın böyle hareketlerime. Marinaya saparken sesini çıkartmıyor. Arabayla bir yere kadar gidebiliyoruz. Sonra bir merdivenden suya doğru iniyoruz. Karşımızda yüzer bir iskele sağına soluna üç beş tekne, deniz bisikleti bağlanmış.

Marina’nın sorumlusu Suat Kaptan bizi karşılıyor. Kendimizi tanıttıktan sonra sohbete başlıyoruz. Artvin Belediye Başkanı Dr.Emin ÖZGÜN nehirde su seviyesi yükselip, göl halini alınca buraya bir marina yapmayı düşünerek harekete geçmiş. Önce, içerisinde ev olan büyücek bir arazi satınalmış sonra da yüzer iskele, bir kaç tekne derken biraz da denizden anlayan Suat Kaptanı projenin başına getirince, deniz seviyesinden yüzlerce metre yüksekte bir marina ortaya çıkıvermiş. Suat Kaptan’ın kısa bir tekne turu yapma teklifine hayır diyemedik. İskelede bağlı olan bir sürat teknesini hazırlayınca buyur etti. Biz teknenin kıç havuzluğuna oturmaya hazırlanırken, nezaket göstererek “Kaptanım dümen size emanet” diyerek, denizcilik lisanından gelen bir dua ile de “Selametle” dedikten sonra palamarları çözdü. Bir çok yerde tekne kullandım ama büyük bir bölümü suların altında kalmış ağaçların arasından dolaşarak tekne kullanmamıştım. Tekneye olan acemiliğimizden dolayı iki manevrada yanaştıktan sonra Suat Kaptana teşekkür edip, kendisine İstanbul’a dönünce bir Kaptan şapkası göndereceğimiz sözünü verdikten sonra yolumuza devam ettik. Doğruca Belediye Başkanı Emin Bey’in yanına. Böyle bir yerde marina kurduğu için kendisine tebrik ve teşekkürlerimizi sunduk. Bu deniz sevdalısı Başkana üzerimize düşen bir görev olursa seve seve yerine getireceğimiz sözünü vererek kendisine veda ettik.
 
Sen Hiç Deniz Görmedin mi?
 
Boğucu bir sıcakta Yusufeli – Erzurum arasında aracımla seyir halindeyiz. Asfaltın bile erimeye başladığı bu sıcakta, akşamdan termosumuzda kalan su bile ısınmış durumda. Dilim damağım kurumuş bir halde bir yandan trafiğe dikkat ederken, bir yandan da soğuk su bulabileceğim bir yer arıyorum.
 
Yolun sağında koyunlarını güden bir çocuk gözüme ilişti. Yanında durdum.
 
– Kolay gelsin delikanlı.
 
– Sağol
 
– Bu yakınlarda soğuk su bulabileceğim bir yer varmı ?
 
– İlerdeki tepeyi geç sol tarafta deniz’in yanında ki lokantada bulabilisin.
 
– Denizmi ?
 
Önce, şaka yapıyor diye aklımdan geçirdim.. Sonra da burada deniz ne arar dedim.
 
Olmazmı ? Git de gör denizimizi. Hem sen nereden geliyorsun ? Uzaklardan diye cevapladım.
 
Sen hiç deniz görmedinmi?
 
Görmezmiyim. Pek çok deniz gördüm. Hatta Okyanuslar gördüm. İçlerinde yüzdüm. Ama burada deniz olduğunu bilmiyordum doğrusu.
 
Şaşkım yüzüme baktı.

-Bizim deniz o denizlere benzemez.

Neyi varmış sizin denizin ? Nesi benzemez diğer denizlere ?

Kısa bir sessizlikten sonra.

-Benzemez işte …..

Teşekkür edip, vedalaştıktan sonra genç çobanın söz ettiği tepeye çıkınca gözlerime inananmadım. Yolun sol tarafında kocaman bir su kütlesi Tortum Gölü ve yanında plajlı güzel bir tesis. Gençler yüzüyor, aileleri yemek yiyor. Valla denizden farkı yok.

Genç çoban haklıymış…