Anadolu’nun Karadeniz Hazineleri

Sırtçantam Gezi Kültürü Dergisi’yle size burada bir de ‘arkeoloji çantası’ armağan ediyoruz, içindeki bilgiler gideceğiniz yerlerde işinize yarar belki diyerek. Bu yazımızda çantaya Anadolu’nun Karadeniz hazinelerini koyacağız. Karadeniz’in bütün kıyıları birer hazine sayılacak kumsallarla, kayalıklarla, ormanlarla ve delta alanlarıyla doludur. Yerleşmelerden söz edemiyorum.

Çünkü Türkiye kıyılarında en küçük köyler bile betonlaşmadan nasibini almış, hazine yanları artık eski fotoğraflarda kalmış. Gerçi kalan tek tuk geleneksel görüntü birkaç duyarlı insanın çabasıyla korunmaya çalışılıyor, ama o kadar az ki onlar. Karadeniz’in başka hazineleri de var, hem de gerçek anlamda hazineleri. Bunlardan ikisi dünya arkeoloji literatüründe çoktan yerlerini aldılar: ‘Trabzon Hazinesi’ ve ‘Ordu Hazinesi.’

Trabzon Hazinesi bugün ABD’de, Indiana Üniversitesi koleksiyonunda. Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde ABD’nin diplomatik temsilcisi olan B. Y. Berry, 1970’de tüm eski eser koleksiyonuyla birlikte bu hazineyi de Indiana Üniversitesi Sanat Müzesi’ne bağışlamış. 578 adet altın takıdan oluşan hazine, müze müdürü W. Rudolph’un 1978 de yaptığı yayın sayesinde (Indiana University Art Museum Bulletin I/2, 6 – 21) literatüre ‘Trabzon Hazinesi’ olarak girdi.

Hazinenin en azından bir bölümü İÖ 3000 – 2000 yıllarına tarihlenmekte. Bir hazine de Ordu’dan yurt dışına gitmiş. Stokholm Devlet Tarih Müzesi’nde (Statens Historiska Museum) 15.576 kayıt numarasıyla yer alıyor. Bu hazine altın ziynet eşyalarından değil, sadece 7 adet tunç baltadan oluşuyor. Kayıtlara göre baltalar, 1910’da Kirkor Minassian adında Parisli bir antikacı tarafından müzeye getirilmiş. Müze 4 baltayı satın almış ve diğer 3 baltanın fotoğraflarını arşive koymuş. 1935’te S. Przeworski adlı Slovak bir arkeolog bu baltaları inceleyerek, 1935 ve 1936 yıllarında Çekoslovakya Doğu Bilimleri Enstitüsü Dergisi’nde (Eeskoslovenskı Orientâlni Üstav V Praze 7 ve 8) yayınlamış. Baltalar Gürcistan’ın Koban Bölgesi’nde İÖ 12. yüzyılda yaygın olan tunç baltalarla karşılaştırılmakta.

Anadolu’nun Karadeniz kıyılarında 1995’ten beri bir hazine daha biliniyor. Bu hazine artık tamamı beton yapılar altında kaybolmuş eski Amisos Kenti’nde, Samsun Belediyesi’nin yol genişletme çalışmaları sırasında tesadüfen ortaya çıkmış. Çalışmalar sırasında açılan bir delikten içeri giren müze elemanları, kendilerini üç kişilik bir mezar odasında bulmuş. Mezarda yer alan bir erkek ve iki kadı iskeletinin üzerinde çok sayıda altın takı ile çevrelerinde seramik, cam ve mermerden çeşitli eşyalar görülmüş.

Toplam 64 parçadan oluşan hazine ve iskeletler toplanıp müzeye getirilmiş (umarım çekilen birkaç fotoğrafın dışında arkeolojik belgeleme yapılmıştır). İÖ 1. yüzyıla ait olduğu sanılan ziynet eşyaları buranın soylu bir aileye ait olduğunu gösteriyor.

Amisos en yüksek çağını Pontos Kralı VI. Mithridates (İÖ 120 – 63) zamanında yaşadı. O, Büyük İskender’in ölümüyle (İÖ 323) varisleri birbirine girdiğinde, Gemlik’ten kalkarak Paflagonya’da Pontos Krallığı’nı kuran Persli Mithridates’in soyundan geliyor. Tüm Güney Rusya ve Doğu Karadeniz kıyılarını fethederek, Amisos’u teritoryumunun başkenti yapmış. Ancak İÖ 71’de vali Lucullus’un burayı Roma egemenliği altına almasını önleyememiş. İÖ 63’de intihar etmiş.

Amisos Hazinesi diye Samsun Müzesi’nde sergilenen eserlerin bu günlerde yaşamış bir soyluya ait olduğu söyleniyor. İnanılmaz derecede ince bir kuyumculuk örneği yansıtan bu 2100 yıllık parçalar görülmeye değer. Serginin düzenlenmesini ve küçük bir tanıtım kitapçığının basımını bazı yerel firmalar üstlenerek hazineye sahip çıkmışlar. Onlara minnet duymamak elde değil, var olsunlar.

Sırtçantam 1. sayı, Ocak 2005