Zamanının Tanığı; Katır Yolu

Yollar bir kentin belleğidir. Bir yolun tarihi, kentinin tarihi kadar eskidir. Yollar, çilenin, umudun, zamanın tanığıdır. İşte Katır Yolu, geçtiği coğrafya, yol üzerinde bulunan eserler ile Safranbolu ile Eflani arasındaki zamanın gerçek tanığıdır.

Eflani Belediye Başkanı İbrahim Ertuğrul, Katır Yolu’nu şöyle anlatmış:” ‘Eheeeyy bizim zamanımızda…’ diye başlayan cümlelerin ard arda sıralandığı, gaz lambasının fersiz ışığıyla aydınlanan uzun kış gecelerinde, büyüklerimizin anlattığı yaşanmış hikâyeleri dinleyerek geçti çocukluğum. Benim çocukluğumda elektrik, televizyon, modern vasıtalar ve yollar yoktu. Ama büyüklerimize göre biz çok şanslı idik. Onların hiç ayakkabısı, arabası ve yolu yoktu. Azıkları kuru ekmek, katıkları dut pekmezi ve acı biber, ayakkabıları manda derisinden yapılmış çarıklardı. Vasıtaları ise, tabanları, at, eşek ve katırlarıydı.

Yoksulluk, acı, hasret, gurbet ve umut dolu hikâyelerin önemli bir bölümü ilçemizin en önemli ulaşım güzergâhı olan Safranbolu – Eflâni arasındaki 33 kilometrelik yol üzerine idi. Yüz yıllardır kullanılan bu yolda nesilden nesile aktarılan yüzlerce yol hikâyesi vardı. Bu hikâyeleri nefesimi tutarak dinlerken zamanın yolcuları ile yola çıkıyor, onlarla yorulup, onlarla üşüyor, onlarla gurbete gidiyor ve onlarla sevdiklerime kavuşup hasret gideriyordum. Ama sabah erkenden yola çıkıp yürüyerek Safranbolu’da mahkemeye giden ve akşama geri dönen Topal Asiye ile yürümeye hiç gözüm kesmezdi.”

Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan ise, Katır Yolu şöyle anlatmış: “ Safranbolu – Eflani arasında ticari, idari, adli ve sosyal ilişkilerin sürdürüldüğü bu eski yol, bugün turizmin yeni bir penceresidir. Sürprizlerle dolu, eskinin yaratıcı ve gizemli değerleri konuklarını bekliyor.

Katır Yolu, sadece eskiden kullanılan bir yol değildir. Katır Yolu; Safranbolu ve Eflani hatta Batı Karadeniz Bölgesi’nin belleğidir.

Katır Yolu ana konusu ile 6. yaşımızı, 39. sayımızı geride bıraktık. Katır Yolu’nda bizlerden önce yürüyenlere selam olsun…

Işık ve sevgi ile…

İsmail Şahinbaş

sayi 39