2B; Vay Be!

‘Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 5831 sayılı ‘Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u onayladı.’

Yukarıdaki satır bir gazete haberinin giriş bölümü, bana ait değil. Ama aşağıdaki yazının tamamı benim düşüncelerim. Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum.

Hazineye ait hiçbir araziyi işgal etmedim. İşgal edilmiş hazine arazisi almadım. İşgal edilmiş hazine arazisine ev kurmadım. İşgal edilmiş hazine arazisi üzerine inşa edilmiş ev kiralamadım. Hazine arazisi işgal etmiş hiçbir dostum da yok. Ailemize ait ilk evi babamın işçi maaşı ve köyümüzde bin bir emekle topladığımız çay paralarını biriktirerek ve 15 yıl aidat ödeyerek alabilmiştik. O ev de, 1999 yılındaki Marmara depreminde yıkıldı. İçinde bir tek ben vardım. Şans eseri yara almadan kurtardım. İnsan kılığındaki caniler bize ev diye mezar satmışlardı.

Tüm yaşantım boyunca arsa çıkarmak için hiç bir ormanı ateşe vermedim. Orman yakmayı bırakın, ormana çöp bile bırakmadım. Yanan orman arazileri için yangın söndürme çalışmalarına katıldım. Ormanların yok olmaması için kampanyalara katıldım. Hatıra ormanlarına ağaçlar diktim. Hatta sedir ağacı ile ilgili bir de belgesel film çektim.

Ticaretle uğraşmama rağmen devletten hiçbir kredi kullanmadım, imtiyaz talebinde bulunmadım. Hiçbir kurum veya kuruluştan sponsorluk talebinde bulunmadım. Kendi işimi kendim çözdüm. Paraya ihtiyacım olduğu zamanlarda işimi yasal banka kredileri ile hallettim. Turizm yatırımı, sanayi kuracağım diye hiçbir araziyi kapatmadım. Kamuya ait hiçbir malı kullanmadım.

İlkokul ve ortaokulda hiçbir sınıfımın numarası A’lı B’lı bile olmadı. Köy ilkokulunda sadece bir sınıf olduğu için hep 1, 2, 3, 4, 5 diye okuduk gittik. Hatta okul numaran iki haneli (17) idi. Sonra ortaokul yılları geldi; orta1, orta2, orta3 diye sürdü okul yılları. Okul dediğime bakmayın, okul binası hafta içi okul, hafta sonu kahvehane olarak kullanılıyordu. Belki iyi eğitim alamadık ama bir takım şeyleri iyi öğrendik. Öğrendiklerimiz arasında; hazine arazisi işgal etmek bulunmuyordu. Hazine arazisine gecekondu kurmak yoktu. Devletten siyasi irade ile turizm tesisi, sanayi işletmesi adı altında arazi talep etme bulunmuyordu. Hatta arazi açmak için orman yakmak bile yoktu. Biz bu ayak oyunlarını hiç biledik.

İşgal et hazine arazisini, kur gecekonduyu, yak ormanı nasıl olsa cezası yok. Nasıl olsa kapanın elinde kalıyordu. Dilerseniz yine aynı gazete haberinin devamı ile bitirelim. “Kanuna göre, kamuoyunda ‘2B’ olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Orman kadastro komisyonlarınca, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; kullanım durumları dikkate alınarak, varsa üzerinde ihdas edilen yeni yerlerin kime ait olduğu, kimler tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağında gösterilerek, belirtilen askı ilanı hariç, diğer ilanlar olmadan öncelikle kadastrosu yapılarak, Hazine adına tescil edilecek.”