28 Yıl Sonra Çernobil

santral sirtcantam

26 Nisan 1986 yılında Ukrayna’nın Kiev Kenti’ne bağlı olan Çernobil Kasabası’nda yaşanan nükleer kaza, gezegenimizin gördüğü en büyük nükleer felaket olarak kayıtlara geçti. Tüm dünya bu korkunç felaketle birlikte atmosfere füzyon ürünü olan ve canlı yaşamı için çok tehlikeli sonuçları olan radyonükleitlerin yani nükleer partiküllerin yayıldığını tam dört gün sonra, 30 Nisan 1986 gününde öğrendi. Sonrası ise uzun yıllar boyunca felaket bölgesi ülkelerini ve insanlarını etkileyecek olan kâbus benzeri bir sürece dönüştü…

Çernobil bağlantılı ölümlerin, 56 kişiden 4 bine, 16 binden 60 bine ve 93 binden 500 bine kadar çelişen açıklamalarla verildiği felaketin üzerinden geçen 28 senede hiçbir şey değişmedi ve kaza, etkileriyle birlikte yaşamaya devam ediyor.

Kanıtlaması zor da olsa bilim adamları, Çernobil’e bağlı ölümlerin belirli bir süreç içerisinde, 4 bin ile 500 bin kişi olarak gerçekleştiğini / gerçekleşeceğini öne sürüyor.

Daha uzun yıllar önce, Beyaz Rusya Minsk Hastanesi Çocuk Kanserleri Bölümü ve Ukrayna Vilne Hastanesi uzman hekimleri, Çernobil felaketiyle bağlantılı çeşitli mutasyonlar, kan hastalıkları ve kanser ölümleri tespit etmiş ve bunların sıra dışı bir gelişme olduğunu açıklamıştı. 20 yıl içerisinde, felaket bölgesinden kilometrelerce uzaklıktaki bebeklerde, genetik bozulmalar, iç organ deformiteleri ve tiroit kanseri ölümlerinde yüzde 20 – 30 arasında artış belirlendi.

BM Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Çernobil’de ani radyasyon serpintisine bağlı 56 ölümün gerçekleştiğini, daha sonra da 4 bin ölümün yaşanacağını / yaşandığını ileri sürdü. Bu kuruluşlar, Çernobil’e bağlı ölümlerin daha çok psikolojik sıkıntı, radyofobi, yoksulluk ya da sağlık şartlarından kaynaklandığını ileri sürüyordu. Ancak radyasyon kirlenmesine maruz kalan Rusya, Beyaz Rusya, Belarus ve Ukrayna’da araştırmalar yapan bağımsız ve saygın bilim adamları, bu açıklamaların ikna edici olmadığını ileri sürerek, 60 bin ile 140 bin arasında Çernobil bağlantılı ölüm yaşandığını söyledi.

Bilim adamlarının bu açıklamalarına, Birleşmiş Milletler Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı ve Rus Bilimler Akademisi de destek ve kanıt verdi. Belarus Ulusal Akademisi de, bugüne kadar 93 bin ölüm ve 270 bin Çernobil bağlantılı kanser vakası belirlendiğini, Ukrayna Ulusal Radyasyondan Korunma Komisyonu ise, 500 bin kişinin öldüğünü açıkladı.

Bu rakamlardaki çelişkiler, Sovyetler birliği döneminde haber alma ve verilere ulaşma zorlukları, kaza anındaki kaos, koordineli çalışamama gibi nedenlerden kaynaklanıyor. II. Dünya Savaşı’nda, Nagazaki ve Hiroşima’ya atom bombası atılmasından sonra belirlenen radyasyona bağlı ölüm ve hastalıkların artışının tersi bir durum var gibi görünüyor oysa kazada açığa çıkan radyasyon miktarı, Hiroşima’da patlayan bombanın yaydığı radyasyonun tam 500 katıdır.

Dünyanın, bugüne kadar yaşanan en büyük ve etkileri yüzyıllarca sürecek olan nükleer felaketinde, yarılanma ömürleri on binlerce yıl sürecek olan radyoaktif maddeler açığa çıktı. Bu radyonükleit atıklar, çevreyi zehirlemeye ve genetik yapıyı kirletmeye devam ediyor ve uzmanlar, bu bölgede gelecekte yaşayacak nesilleri neler beklediği konusunda iç karartıcı görüşler ileri sürüyor ve neler olabileceğini tahmin dahi edemiyor…

Yazı: Ruhi Köktürk, fotoğraf: İsmail Şahinbaş