150 Ton Balık Bir Gecede Tutulur mu?

Dün akşam Boğaz’da bir hamsi akını olması üzerine, tekne başına bin kasa hamsi yakalandığı haberi yapıldı. Tahminler 100 – 150 ton hamsi yakalandığı yönünde. Bu haber gerçekten hem balık yemek isteyen tüketiciyi, hem de gelirini hamsiden sağlayan balıkçıyı memnun edecek bir haber mi?

Balık, diğer doğal kaynakların aksine, kapanın elinde kalan bir şey değil. En önemli özelliği, yenilenebilir olması. Üstelik insanın, balığın üretiminde hiçbir etkisi yok. Fakat yok oluşunda var. Teknelere boyutlarına göre günlük olarak verilen, en fazla 900 kasa olabilen hamsi kotası, balığın sürdürülebilir yönetimi için yeterli değil. Üstelik, düzenlemelerdeki açıklardan faydalanarak bir tekne, kotasının çok üstünde balık tutabiliyor.

Sezonun başında, bol tutulan hamsinin fiyatı yok pahasına inmiş fakat hemen arkasından hamsi fiyatları zirve yapmıştı. Bu durum hem balık yemek isteyen tüketicinin, hem de gelirini olabildiğince sabit tutmak isteyen balıkçının zararına. Arz ve talep doğru orantılı olmalı ki, fiyatlar da makul oranlarda kalabilsin. Küçük ölçekli balıkçılıkla, hem bu av baskısına dayanma gücü kuvvetli balığın sürdürülebilirliği sağlanabilir, hem de balıkçının gelir kapısı yok olmaz.

Karadeniz’de hamsi avcılığının % 95’i Türkiye tarafından yapılıyor. Yani, küçük ölçekli balıkçılık hem sürdürülebilirliği sağlayabilir, hem de ‘Balık nerede? Gürcistan’a kaçtı, balıkçı aç kaldı’ oyunundan bizi uzaklaştırır.

Fotoğraf: Paul Hilton / Greenpeace