10 Adımda Nükleer Santral İçin ÇED Başvuru Dosyası

Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurmak için ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) başvuru dosyası hazırlayan Rosatom şirketi sınıfta kaldı. Resmi süreç gereği devlet kurumları ve yetkilileri tarafından incelenen rapor eksik ve hatalı bilgilerle dolu. En önemli soruların yanıtları başvuru dosyasında yer almıyor. İşte devletin raporda saptadığı problemler:

1. Proje, genel jeoloji, tektonik ve depremsellik açısından güncel değil. ÇED Başvuru dosyası, nükleer santral yapmak ve işletmek için 1990 öncesi verilerini kullanmayı yeterli görüyor. Raporda ‘Saha yakın çevresinde aktif fay hattı yoktur’ diye bir ifade geçiyor ama bunu destekleyecek herhangi bir bilimsel çalışmaya yer verilmiyor. TAEK, EÜAŞ ve ODTÜ’nün saha üzerinde mühendislik, planlama ve çevresel konularda araştırma yaptığı bildirilse de bu araştırmaların içeriği ve sonuçlarına ilişkin herhangi bir bilgi yok.

2. Yasal mevzuatta boşluk var. Devlet nükleer santralin işletilmesi sonucu ortaya çıkacak radyoaktif maddeleri nasıl bertaraf edeceğine (edip etmeyeceğine de) hâlâ karar vermiş değil. ÇED başvuru dosyası da bu konuda kapalı kutu. Atıkların Rusya’ya mı gönderileceği, santralin içinde veya civarında mı muhafaza edileceğine açıklık getirilmiyor.

3. En hassas konulardan biri olan ‘deşarj’a ilişkin önemli ayrıntılar başvuru dosyasında yer bulamadı. Nükleer santralde soğutma suyu olarak saatte binlerce ton deniz suyu kullanılacak; bu su ısındıktan sonra tekrar denize boşaltılacak. Mevsime göre sıcaklığı 12 – 28 °C olan deniz suyu, bu işlemden sonra 35-38 derecelere çıkabiliyor. Sıcaklıktaki oynamalar su ekosistemi için hayati önem taşıyor. Zira en ufak bir değişim bile denizdeki canlı hayatını mahvediyor. Nükleer santral, denizde termal kirlenmeye yol açarak, su ekosistemindeki birçok canlıyı (plankton, balık larva ve yumurtaları, kabuklu deniz canlıları) yok edecek. Santralin yapılacağı bölgede Türkiye’ye özgü endemik türlerin yaşadığı kumlu sahil habitatı zarar görecek. Dahası, Akkuyu’ya 34 km mesafedeki Göksu Deltası geri dönülmez bir şekilde tahrip edilecek. Akdeniz’de yaşayan iki kaplumbağa türü caretta caretta ve chelonia mydas yumurtalarını bu deltada bırakıyor. Santralle birlikte, sadece Göksu Delta’sında yaşayan bitki ve havyan varlığı (özellikle su kuşları) tehlikeye girecek. Yine aynı bölgedeki Akdeniz foklarının yaşam alanı da tehlikede.

4. Raporda nükleer santrallerin insanlar üzerindeki radyolojik etkileri meselesi geçiştiriliyor. İşletmesi durdurulmuş veya faaliyete devam eden santrallerin yer aldığı bölgelerdeki kanser vakalarına ilişkin hiçbir rakam yok.

5. Başvuru dosyasında acil müdahale planı yok. Rapor, yangın, deprem, tsunami, heyelan, çığ, sel gibi afet durumlarında alınacak önlemlere dair bilgi içermiyor.

6. Dosyada nükleer santral proje sahasının hidrojeolojik özelliklerine ilişkin sunulan bilgiler 1976 – 1982 yılları arasında yapılan çalışmalara dayanıyor. Yer altı ve yer üstü sularının kirlenmesinin nasıl engelleneceği üzerine bilgi yok.

7. Rapor, güvenlik esasları için öncelikle Rusya’da geçerli kanun ve ölçüleri esas alıyor. AB mevzuatına hiç girmiyor. Santralin tesisine ve işletilmesine dair diğer önemli ayrıntılar da muallâkta. Kullanılacak yakıtın (uranyum) Rusya’da mı Türkiye’de mi zenginleştirileceğine yer verilmiyor. Rapor üzerine görüş bildiren uzmanlar, inşa edilmesi düşünülen VVER tipi reaktörlerin kullandığı teknolojinin bugünkü standartlarda olup olmadığını da sorguluyor. Dosyada deprem durumunda, mevcut ısının acilen ne şekilde bertaraf edileceğine ilişkin bilgi yok. Reaktörlere dışarıdan saldırıya dair herhangi bir tedbir de dosyada yer almıyor.

8. Santralin doğada yaratacağı tahribat, Türkiye Cumhuriyeti’nin, taraf olduğu uluslararası anlaşmalara bağlılığını zedeliyor. Türkiye Cumhuriyeti, nesli tehlikedeki caretta caretta ile chelonia mydas türü kaplumbağaları korumak için Bern Sözleşmesi’ne, Akdeniz’i kirliliğe karşı korumak için Barselona Sözleşmesi’ne, Göksu Deltası’nı korumak için Ramsar Sözleşmesi’ne imza attı.

9. Raporda yer verilen bölgeye ilişkin yağış değerleri 30 yıl öncesine dayanıyor.

10. Başvuru dosyası, santralin işlemesi neticesinde ortaya çıkabilecek radyoaktif gazların yüzde yüz oranında arıtılmayacağını söylüyor (taahhüt edilen oran, yüzde 98 ila yüzde 99,9 arası.) Dosyayı inceleyen devlet birimleri, belirtilen oranın modern teknolojinin aşağısında olduğunu kaydediyor.